ÇİZİMLERİYLE BOND FİLMLERİNE HAYAT VEREN
DAHİ TASARIMCI
KEN ADAM
Hazırlayan: eankara

‘’ Fleming romanlarının veya kitaplarının senaryolarının tükendiğini ve yapımcıların benim çılgın fikirler bulmama giderek daha fazla bel bağladıklarını unutmamalısınız. ‘’ Ken Adam
Bond filmlerini sevenler, aksiyon sahnelerini, her an sürprizlerle karşılaşmayı sağlayan teknolojik araçları ya da göz alıcı iç ve dış mekanları kolay kolay unutamazlar. Şüphesiz bunlar senaryonun yanında, detaylı planlanan ’’storyboard ‘’ çalışmalarıyla, tasarım çizimleriyle gerçekleşen sahneler olarak karşımıza geliyorlar.






Bir bölümü İstanbul’da geçen Skyfall filmindeki sahneleri hatırlayalım mesela. Yukarıda, filmdeki bazı unutulmaz anların storyboard kareleri görülüyor. Ancak, bu yazıda Bond tasarımları dünyasında daha gerilere gideceğiz. İlk Bond filmlerini tasarlayan , çizimleriyle adeta hayat veren kişiyi, Ken Adam’ı tanıyacağız .

Ken Adam, Dr. No ( İlk Bond filmi )’ dan başlayarak 7 adet Bond filminin ve bunların yanı sıra daha bir çok sinema filminin tasarım çalışmalarını yapan, devasa setleri planlayan kişi. Severek izlenilen aksiyon dolu sahneleri , heyecan duygusu uyandıran ortamları çizimleriyle tasarlamış, Fleming’in romanlarını adeta yeniden canlandırmış.

Yeraltı inleri, spot ışıklı yuvarlak masalarda toplanan savaş konseyleri, altın külçeleriyle dolu banka kasaları, nükleer denizaltı üsleri, dağ laboratuvarları, ileri teknoloji uzay istasyonları, göz alıcı Las Vegas çatı katları, salonlar, yanardağların içine gizlenmiş füze rampaları, … Saymakla bitmeyecek tasarımlar, hep onun hayal gücünün uzantıları.
Ken Adam’ı tanımaya Mark O’Connell ( yazar, çizer ve popüler kültür yorumcusu ) ile başlayalım.
Kendisi, ‘’ Sir ‘’ ünvanlı , 2 Oskar ödüllü sanatçı için şunları söylemiş ;
‘’ 1921’de Berlin’de doğan ve daha sonra İkinci Dünya Savaşı’nda bir avuç Alman RAF pilotundan biri olan yapım tasarımı dehası Sir Kenneth Adam, sadece film sanatını değiştirmedi veya 007 için çizdiği yedi film sadece standardı belirlemedi. Sadık Flo-Master kalemleriyle, mimari göz olan Dr. Caligari perspektiflerini ticari marka kömür konturlamasıyla buluşturdu. Adam’ın Bond üzerindeki çalışması tek başına filmlerin boyutunu değiştirdi. Ken Adam’dan önce, Hollywood’un boyutu ve ölçeği İncil destanlarının, kılıç çılgınlıklarının, şov dünyası pembe dizilerinin, korsan maceralarının ve müzikaller dünyasının arenasıydı.


Ancak, savaş sonrası izleyiciler ve film yaratıcıları kuşağı yeniliklerin çağını ve şimdiyi sezdiler. Alfred Hitchcock, Elia Kazan ve Otto Preminger gibi isimler 1950’lerde yeni bir modernizm, yeni sesler ve Actors Studio gerçekçilik anlayışıyla ilerlerken, batı sinemasının prodüksiyon sanatçılığı değişmek üzereydi. İronik bir şekilde, Hollywood ve Amerikan sineması kendini daha genç pazarlarla, gençlerle, Elvis müzikallerinin çağdaş dolarlarıyla ve işçi sınıfı koşullarını inceleyen toplumsal dramalarla senkronize ederken, Ken Adam hala İncil destanları, savaş filmleri ve tarihi soygunlar yapan üç sinema adamının dikkatini çekti. Yönetmen Stanley Kubrick ve yapımcılar Albert R. Broccoli ve Harry Saltzman.


Ken Adam 1950’lerin tarihi dramalarının fırfırları ve dantellerinin ötesine, Soğuk Savaş’ın modern füzeleri, iç mekanları, otomobilleri, yatak odaları, ofis duvarları ve kötü adamlarıyla bakmak üzereydi. ‘’

Olivier Wainwright ( Guardian ve The Times için yazılar yazan mimarlık ve tasarım eleştrimeni ) ise anlatımıyla konuyu daha da ileri götürmüş, bugüne getirmiş ;
‘’ Bugün, yükselen bir ofis avlusuna girdiğinizde, mağaramsı bir metro istasyonuna giden baş döndürücü bir yürüyen merdiven yolculuğu yaptığınızda, hatta havaalanı terminalleri arasında bir tünelde mekik dokuduğunuzda bile onun etkisini hissedebilirsiniz. “Yükseltilmiş gerçeklik” olarak adlandırdığı bir stilin ustasıydı; gündelik mekanları alıp onlara teatral, aşırı yüklü bir ihtişam katmıştır. ‘’

Adam, Bond filmlerinin başarısının merkezindeydi ve yalnızca setleri değil, aynı zamanda Bond serisinin birçok aracını ve aletlerini tasarladı. Örneğin, Bond’un arabası Aston Martin DB5 için Adam, güçlendirilmiş tamponlar, gizli bir bölmede bir silah ve en ünlü Bond anlarından biri olan fırlatma koltuğu , özel saatler gibi ‘ekstraları’ tasarladı.

Ken Adam’ın tasarılarını Bond filmleri eşliğinde gözden geçirelim. Ama, şu konuyu gözden kaçırmamakta yarar var. Adam’ın Fleming romanlarından hiçbirini okumasına gerek yoktu, çünkü bunlar kahramanının maceralarının geçtiği yerler hakkında çok az ayrıntı sunuyordu ve bu da tasarımcıyı bir hayli özgür bırakmakla kalmıyor, aynı zamanda makul fanteziler yaratmakla da yükümlü yapıyordu. Wainwright’ın tanımıyla ; ‘’ siyah ve kahverengi keçeli kalemlerinin karakteristik yüksek kontrastlı, enerjik vuruşlarıyla çizilmiş – dinamik, katmanlı aşırı perspektifli görünümlerini oluşturan taslak çalışmaları ‘’ yla beraber !
Ayrıca ; her an risklerle karşılaşmak mümkündü. Bunu, Ken Adam çok ilginç açıklıyor;
‘’ Açıkçası mühendislik firmalarını ve yapı uzmanlarını arayarak kendimi korumaya çalıştım ve tüm bunlar, normal film seti inşaatı veya tasarımı gibi değildi ve açıkçası herkes deney yapıyordu. Birisi bir gökdelen yaparsa, hesaplaması çok kolaydır, ancak ben eğimli bir zeminde 120 fit yükseklikte bir fiberglas gölü yaptım ve bunu tek bir kablo tutuyordu ve kimse bunun işe yarayıp yaramayacağını bilmiyordu. Ve bir şeyler ters giderse, bir daha asla filmde çalışamayacaktım ! Çok gergin anlar yaşadım. ’’
Ken Adam bir çok filmin tasarımına imza attı. Ama, konumuz onun tasarımlarıyla gerçekleşen Bond filmleri. Bu filmlerdeki , Ken Adam’ın tasarımlarını , kısa anlatımlarıyla tekrar hatırlayalım.


Dr. No
İlk Bond filminin çekimleri Kingston havaalanında ve Jamaika’nın Doğu Kıyısında , tüm iç mekan kayıtları ise Londra yakınlarındaki Pinewood stüdyolarında gerçekleşti. Dr No‘daki en etkili setlerden biri, Profesör Dent’in (Anthony Dawson) sorgulandığı ve Bond’u (Sean Connery) öldürmesi gereken tarantulanın bulunduğu odadır. Adam, ” Pinewood stüdyolarındaki en büyük üç sahneyi setlerle doldurmam gerekiyordu. Bence bu en sevdiğim setlerden biri, çünkü çok basit ve teatraldi ” dedi.



“Bütçemde 450 sterlin kaldığını düşünüyordum. Bu yüzden çok hızlı bir şekilde, inşa etmesi çok kolay ve aynı zamanda çok önemli bir etki yaratan bir şey bulmam gerekiyordu. Film için kiralanan Thomas adlı kuş yiyen örümceğin kullanıldığı sahne, başarılı bir şekilde çekilince, ekip çekim bitiminde anında alkışladı. İlginç olan şey, senaristlerin aklında böyle bir sahne bulunmuyordu! Ekibim çok heyecanlıydı, ve bu iş çok büyük bir riskti. Yapımcılar ve yönetmen, çekimlere başlamamızdan sadece dört gün önce Jamaika’daki mekan çalışmalarından döndüler ve ben çok korkmuştum.”
Adam’ın filmle ilgili tasarım çalışmaları sonuçlarına ait örneklere bakalım.




Tabii ki Ken Adam’ın korktuğunu düşünmek zor. Çünkü, filmin bütçesi sadece 6000 Dolar aşılmıştı. Yalnızca 1.000.000 USD’a çekilen film, dünya çapında 60.000.000 USD hasılat elde ederek son derece başarılı oldu.





Goldfinger
“Goldfinger” Adam’a daha büyük düşünme şansı vermiştir. Fantezilere olan düşkünlüğünü tatmin etme fırsatı bulmuştur. Film, Adam’ın tasarımlarıyla, 007’nin Aston Martin’ini her türlü gizli alet ve silahla tanıttı. Adam, “Fırlatma koltuğu, pilotluk günlerimden kalma bir fikirdi,” demiştir.






Filmin en akılda kalıcı seti, Goldfinger’ın Batı’yı istikrarsızlaştırmak için yaptığı Ft. Knox‘un iç kısmıydı. Adam, Kentucky’deki Ft. Knox’a seyahat etti ancak altın deposuna yaklaşmasına asla izin verilmedi. Kendisi bu durumu şöyle anlattı; “Dışarıda dolaştık ve her iki dakikada bir hoparlörden ‘Artık Ft. Knox’a yaklaşıyorsunuz’ sesi gürlüyordu. Sonra üzerinden uçmaya karar verdim ancak çatıya yerleştirilmiş makineli tüfekliler vardı. Oldukça korkutucuydu. Çevrede dolaşmama izin veriliyordu, ancak arabadan indiğinizde sizi uzak durmanız konusunda uyaran, hoparlörden yayılan ses vardı. İçine girme şansım yoktu ve yine de çok mutluydum. Çünkü İngiltere Bankası kasalarına gittiğimden altının çok yükseklerde istiflenmediğini ve hepsinin yetersiz olduğunu biliyordum! Dünyanın en büyük altın deposunu hayal ettiğim gibi görme şansım olmuştu, altınlar göğe yükseliyordu. ‘’ demiştir.

Bond’un kuru elbisesini çıkarıp altındaki smokini göstermesi ve lazer sahnesi gibi Goldfinger unsurları True Lies , The Simpsons ve Austin Powers serisi gibi çalışmalarda kullanılarak, birer saygı gösterisi parodisi olmuşlardır.

Thunderball
Thunderball, Dr. No ile bazı benzerlikler taşır . Her iki filmde de Bond, kötü adamı araştırmak ve bazı nükleer nesneleri bulmak için Karayipler’e gider. Thunderball ayrıca Bahamalar’ın plajlarını ve berrak mavi denizlerini, Nassau’nun sömürge mimarisini göstererek bir seyahat günlüğü görevi görür ve Bond, kötü adamlardan kaçmak için Junkanoo geçidini kullanır..





Ken Adam , keşif çalışmaları sırasında köpekbalıklarıyla ilgili tehlikeli anları şöyle anlatıyor;
‘’ Miami deniz akvaryumunda , su altı uzmanlarının köpekbalıklarının yüzgeçlerine tutunarak yüzmelerini sağlamak tehlikeliydi. Ortam kokusu da çok kötüydü. Ekipten biri havuza düşecek olursa , kimi sorumlu tutacağımızı bilmiyordum! ‘’


You Only Live Twice
Beşinci Bond filmi olan “You Only Live Twice” ile Ken Adam toplam bütçenin yarısından fazlasına sahipti. Bu bütçenin 1 milyon dolarını, filmdeki uluslararası terör örgütü Spectre tarafından işletilen gizli bir askeri üssün bulunduğu bir yanardağ inşa etmek için harcadı.
Filmle ilgili Ken Adam’ın anlattıklarına bakalım;
‘’ Çaresizdik çünkü Japonya’nın yaklaşık üçte ikisini elden geçirdik, Fleming’in bahsettiği yerlerden bazılarını arıyorduk ve tabii ki onlar yoktu! İki helikopterle gittik ve Güney’deki Kyushu adasındaki son günlerimizden birinde volkanik alanı bulduk ve bu birçok fikri tetikledi. Kötü adamın kraterin içinde olmasının ilginç olacağına karar verildi. Sonra bu tasarım konseptini buldum ve [Bond yapımcısı] Cubby Broccoli’nin bana bunun ne kadara mal olacağını sormasını asla unutamam. Açıkçası hiçbir fikrim yoktu. Ve “Peki, bir milyon dolar yeterli olacak mı?” dedi. Ben de “Elbette” dedim. [gülüyor] 1966’da bir milyon dolar bir servetti! Ama sonra endişelerim başladı, biliyorsunuz. Kabul ettikten sonra, “Peki, bunu bir milyon dolara yapabilir miyim?” dedim. Ayrıca,başları dertteydi. O günlerde, Bond filmlerinin yaklaşık 3000-4000 sinemada vizyona gireceği bir tarih vardı ve daha ortada bir senaryomuz yoktu! Bu durum, görsel olarak heyecan verici bir şeylerin olacağına dair ilk parıltıydı. Yani, eğer gerçekten heyecan verici bir konsept bulursam, bir milyon doların makul bir harcama olacağını düşündü sanırım ! ‘’








Filmin Pinewood film stüdyosundaki seti ve Ken Adam’ın çizim çalışmalarından çeşitli örnekler görülüyor.


Diamonds Are Forever
Ken Adam bu film için fütüristik laboratuvarlar ve olağanüstü komuta merkezleri, White House kompleksi, bir krematoryum, Tiffany’nin Amsterdam’daki dairesi ve Bond’un kapalı bir alanda kavga ettiği asansörü tasarlamıştır. Balıkların yüzdüğü şeffaf bir yatak ve iki savunmacı bayan olan Bambi ve Klopfer’ın bulunduğu yazlık ev, Blofeld’in ölümcül lazer uydusu, bir mini denizaltı gibi bir çok tasarımı olmuştur.





Ken Adam, yaşadığı ilginç anları anlatıyor;
‘’ Ay arabası, televizyonda ay çekiminde gördüğümüz gerçek arabayı taklit etti – her zamanki gibi haberlerde yer alan şeyleri yansıtarak ve onları genişleterek. Bu benim fikrim değildi. Guy Hamilton bunun grotesk görünmesi gerektiğine karar verdi, bu yüzden mekanik kolları uzattım. Gerçek ay arabasının fiberglas konik tekerleklerini kopyaladım ama NASA fotoğraflarına dayanarak oluşturduğumuz ay manzarasının engebeli arazisinde yüksek hızla gidildiğinde kırıldılar. Bu yüzden Sony bana balon lastikleri verdi ve sekansı onlarla tamamladık. Neredeyse bir felaketti. Ama Las Vegas büyüleyici bir yerdi !



Ayrıca, filmde harika bir sahne vardı – fütüristik bir set gibi görünüyor ama bence gerçek bir mekan – Bond’un bir binanın yanından yukarı çıkan dış cam bir asansörde durduğu sahne. Neredeyse bilim kurgu gibi görünüyor. Kısmen mekanda geçiyor. Artık var olmayan bir otel vardı, The Sands olabilir, buradaki dış cam asansörlerden biriyle bir kuleye benziyordu. Bunu birine göstermek istedim, bu yüzden 16 mm kameramla otele gittim ve asansöre bindim, ancak bir güvenlik görevlisi orada çekim yapamayacağımı söyledi. Cubby’ye söyledim ve çatı katında yaşayan Howard Hughes’u aradı. Hughes görünüşe göre, `Endişelenme. Yapım tasarımcını geri gönder, VIP muamelesi görecek.’ dedi. Bu yüzden oraya geri döndüm ve herkes bana eğilip selam veriyordu. O zamanlar, Las Vegas’ın yarısı Hughes’a, diğer yarısı da çeşitli sendikalara aitti. Cubby, Nevada’daki Hughes’un çiftliğine girmem için bana izin bile verdi. Oradaki güvenlik görevlileri bana bakıp, `Siz Bay Hughes musunuz?’ dediler. Hughes’un neye benzediğini bilmiyorlardı. Beni o zannettiler ! ‘’



Ken Adam tasarımlarıyla diğer Bond filmleri gibi Diamonds Are Forever’ın da unutulmaz filmler arasına girmesine neden olmuştur.


The Spy Who Loved Me
Stüdyo ve set inşası bir kez daha Londra’nın dışındaki Buckinghamshire kırsalındaki Pinewood Stüdyoları’nda yapıldı. Filmin diğer lokasyonları arasında, Glasgow yakınlarında, İskoçya’nın güneybatı kıyısındaki Clyde Nehri’ndeki Faslane Denizaltı Üssü de vardı. Burada, Kraliyet Donanması’nın Polaris nükleer denizaltıları için süper gizli üssü bulunuyordu. Başka bir yerde yeniden üretilmesi milyonlarca dolara mal olacak belirli sahnelerin çekilmesi için izin verilmesi küçük bir mucizeydi. 600.000 tonluk bir süper tankerin dış mekanları, Fransa, İspanya ve Portekiz kıyılarındaki Biskay Körfezi’nde denizde çekildi.






Ken Adam’ın The Spy Who Loved Me için yaptıkları devasa tasarım ve mühendislik çalışmasını barındırmak üzere inşa edilen ortam, dünyanın en büyük film setiydi . Batı dünyasında sekiz yıl sonra inşa edilen ilk film setiydi. Cubby Broccoli‘nin bu Bond filmiyle ilgili fikirlerinin gerçeğe dönüşmesi için öyle olması gerekiyordu. 1.200.000 galon su, tam ölçekli 600.000 tonluk bir petrol tankerinin devasa alanı, bir ABD nükleer denizaltısı, bir İngiliz nükleer denizaltısı, bir Sovyet nükleer denizaltısı ve yüzlerce insan , gemi mürettebatı. Film ekiplerini içeren set tasarımını alabilecek başka bir film sahnesi yoktu. Yeterince büyük film sahneleri olmadığı için Cubby ve Ken Adam, yükselen tasarımlarını barındıracak bir yapı bulmak için Britanya ve çeşitli ülkelerde dolaştılar.

Adam film çalışmalarıyla ilgili olarak şu açıklamaları yaptı ;
‘’ The Spy Who Loved Me’yi tasarlarken, Pinewood stüdyolarında geniş bir set inşa olmuştu. İçerisinde bir süper tanker vardı. Bu yüzden Stanley’i aradım ve bana fikir vermesi için Pinewood’a gelmesini istedim. İlk başta aklımı kaçırdığımı söyledi ama sonunda sadece güvenlik görevlilerinin olduğu bir pazar günü gelmeyi kabul etti. Büyük sette büyük bir ışık değişimimiz oldu. Denizaltı sete girdiğinde nispeten karanlık oluyor ve sonra ışıklar yanıyor ve tüm seti ortaya çıkarıyordu. Benim düşünceme göre, Claude seti karanlık tuttuğunda tüm ışıklar yandığı zamandakinden daha dramatik görünüyordu.


Bir tasarımcı olarak daha önceki günlerimde, setin her ayrıntısını görmeyi mümkün kılmaya çalıştım ve gerçekten yanıldığımı söyleyen ilk kişi Stanley Kubrick oldu. Fotoğrafçılık hakkında çok şey biliyor ve ben de ona katılmak zorunda kaldım ve o zamandan beri güzel, uzun çekimleri umursamadım. ‘’
Ken Adam, bu filmdeki tasarımıyla, önceki filmlerindeki seviyenin üzerine çıkmayı amaçlamıştı. Tasarımları sonucu oluşan tanker, 334ft x 136ft. olarak belirtiliyor. Görüntü yönetmeni Claude Renoir bir uçtan baktığında diğer ucu göremiyordu!


Moonraker
Adam’ın Moonraker için hazırladığı geniş ve gerçekten etkileyici setler, Brezilya ormanlarında bulunduğu varsayılan Maya tarzı bir komuta merkezinden, dev roket egzoz kanallarının hakim olduğu bir konferans merkezini barındıran bir Uzay Mekiği’ne kadar uzanıyordu.


Bir makale yazarı olan Grant Nock , çok doğru olan şu açıklamayı yapmış;
‘’ Bu, efsanevi set tasarımcısı Ken Adam’ın üzerinde çalıştığı son Bond filmiydi ve çalışmalarının seri üzerindeki önemini ve görünümünü tanımlamasına nasıl yardımcı olduğunu ve bir Bond filmini bu kadar özel kılan sihirli formülün bir parçası haline geldiğini abartmamak zor. Buradaki çalışması da bir istisna değil. Güzel saat kulesi setinden Drax’ın fırlatma odasına ve uzay istasyonunun kendisine kadar , hepsi şaşırtıcı ve nefes kesici. ‘’





Ken Adam film için Nasa’da çalışmalar yaptığını da belirtmiştir.
‘’ Bir uzay istasyonundan dünya hakimiyetini planlayan bir kötü adamın yer aldığı Moonraker (1979) için, NASA’da biraz zaman geçirdim ve ne yapmayı amaçladıklarını öğrendim. Bu bilimsel kurumlar her zaman çok yardımcı oluyor.”


İlginç olan bir noktayı gözden kaçırmamalı. James Bond filmi “Moonraker”, NASA’nın Uzay Mekiği’nin operasyonel lansmanından 2 yıl öncesine dayanmaktadır. Geniş kitlelere , değişik bir görsel zevk yaşatmıştır.




Ken Adam, Bond filmleri dışında da, bir çok sinema filmi için tasarımlar yaptı. Bunlardan en akılda kalanı hiç şüpesiz Savaş Odası tasarımıdır . Ünlü sinema sanatçısı Steven Spielberg’in ‘’ Ken Adam’ın Stanley Kubrick’in Strangelove filmi için tasarladığı Savaş Odası, yapılmış en iyi film setidir. ‘’ dediği sahneye ait çizim ve sonuçları görülüyor.

yapımcı Albert R. Broccoli (ortada) ve yönetmen Lewis Gilbert (sağda) ile birlikte

Yıllar önce, bugünün bilgi işlem destekli teknik imkanları, efekt olanakları bu kadar gelişmemiş durumdayken, sınırlı bütçeler dahilinde Ken Adam’ın yaptıklarının etkileri, geniş kitlelerin ilgisi olarak devam ediyor. Üstelik, James Bond filmlerine olan talep, sadece sinema salonlarında ya da kitap ve dergi satış yerlerinde değil, açık artırma salonlarında da göze çarpıyor. Christie’s firması tarafından, 60. yıldönümü dolayısıyla yapılan James Bond müzayedeleri serisi ile 11,5 milyon sterlinin üzerinde para toplandığı bildirildi. ( 2022 )


Ken Adam bugünün sanatçıları için saygı duyulan biri olmayı sürdürüyor. Matrix 4 filminin storyboard sanatçısı Axel Eichhorst’un ‘’ Ken’e Saygı ‘’ isimli olarak, 2021 yılında yaptığı storyboard’dan bir bölüm görülüyor.

NOTLAR
Bond filmleri konusunda unutulmaz jenerik müziğini , yeniden hatırlayalım
YARARLANILAN BAŞLICA KAYNAKLAR
Bu araştırmamda pek çok kaynaktan yararlandım. Bond konusuna ilgi çok olunca, haliyle bilgi içeren kaynakların sayısında da artış oluyor. Yararlandığım kaynakların büyük kısmını aşağıda bulabilirsiniz. Bond konusuna ilgi duyan, araştırma yapmak isteyen okurlara yararlı olmasını dilerim.
https://markoconnell.co.uk/celebrating-the-centenary-of-cinemas-cold-war-modernist/
https://www.theguardian.com/books/2023/mar/16/ken-adam-bond-dr-strangelove-set-designer
http://007magazine.co.uk/news_dr_no60-2.htm
https://www.latimes.com/entertainment/movies/la-et-mn-ken-adam-goldfinger-20150315-story.html
https://www.thelongwellfiles.com/blog/designing-bond-in-the-villains-lair-with-ken-adam
https://ken-adam-archiv.de/ken-adam/diamonds-are-forever
https://www.mi6-hq.com/sections/articles/books_ken_adam_extract_1
https://theasc.com/articles/the-spy-who-loved-me
http://thefilmexperience.net/blog/2016/7/11/the-furniture-the-spy-who-loved-my-supertanker.html
https://www.mi6-hq.com/sections/articles/history-moonraker-ken-adam-talks-to-the-press.php3?id=03890
