Toplam 12 Uğursuz Öykü
Tüm BAY JİNX öyküleri
(Bay Uğursuz-luk)

Ülkemizde yayınlanmış 11 ve yayınlanmamış 1 Bay Jinx öyküsü var bu yazıda. Bu sefer bir değişiklik yapıp hepsini bir inceleme ışığı altına yatırdık. Bunun iki sebebi var. İlki, sizi oradan oraya koşturmamak. Öbürü ise birbirine bağlı öyküleri kolay takip edebilmeniz. Mümkün olduğu kadar spoiler vermemeye çalıştık. Okumamış arkadaşların tadını kaçırmamak için. Sıralama orijinal çıkış sıralarına göre yapıldı. Ve en son öykü, yani yayınlanmamış olan öykü en sona kondu. Bu renkli öykü çok güzel bir öykü. Öykülerin; piyasada yayınevi stokları bitmiş olanların (taranmış olanları tabii ki) linklerini de en alta koyuyoruz. Dileriz tatmin edici bir araştırma olmuştur.
Bay Jinx: Martin Mystere’nin Gizemli Düşmanı!
Bay Jinx, Martin Mystere’nin en ikonik düşmanlarından biridir. Gizemli ve karizmatik kişiliğiyle dikkat çeken bu karakter, Martin Mystere’nin maceralarına hem heyecan hem de karmaşıklık katar.

Bay Jinx Kimdir?
–Gizemli Kimlik: Bay Jinx’in gerçek kimliği uzun süre boyunca bir sır olarak kalmıştır. Bu gizem, karaktere daha da çekici bir hava katmıştır. Gerçek ismi; Oliver Burgess Meredith. (Jinx kelimesinin İngilizce karşılığı ise, Uğursuz ya da Uğursuzluk anlamına geliyor.)
–Güçlü Bir Rakip: Martin Mystere kadar zeki ve bilgili olan Bay Jinx, bilim ve sihirbazlık numaraları kullanır.
–Amaçları: Bay Jinx’in asıl amaçları zaman içinde değişse de, genellikle para ve güç elde etmek veya Martin Mystere’yi yok etmek gibi büyük hedefleri vardır.
Bay Jinx ve Martin Mystere Arasındaki İlişki
–Ebedi Rakipler: İkili arasındaki mücadele, zeka oyunlarından fiziksel çatışmalara kadar geniş bir yelpazede gerçekleşir.
–Karşıt Kutuplar: Martin Mystere, bilimsel düşünceye dayalı gerçeklerin peşindeyken, Bay Jinx para ve bilimin tekelinde olmasının peşindedir. Bu zıtlık, ikili arasındaki çekişmeyi daha da ilginç hale getirir.
–Karmaşık Dinamikler: Bazı durumlarda, ikili arasındaki çizgiler bulanıklaşır ve düşmanlıkları bile işbirliğine dönüşebilir.
Bay Jinx Neden Bu Kadar Popüler?
–Gizemli ve Karizmatik Kişilik: Bay Jinx’in gizemli geçmişi ve karizmatik tavırları, okurların ilgisini sürekli olarak canlı tutar.
–Güçlü Bir Rakip: Martin Mystere gibi güçlü bir kahramana karşı koyabilecek kadar yetenekli olması, Bay Jinx’i unutulmaz bir düşman haline getirir.
–Hikayelere Katkıları: Bay Jinx’in varlığı, Martin Mystere serisinin derinliğini ve karmaşıklığını artırır.
Bay Jinx’in En Güçlü Yetenekleri
Martin Mystere’nin en büyük düşmanı Bay Jinx, gizemli ve karizmatik bir karakter olmasının yanı sıra oldukça güçlü bilgilere sahiptir. Bu bilgiler, onu Martin Mystere’ye karşı eşsiz bir rakip haline getirir. İşte Bay Jinx’in en bilinen ve etkili yeteneklerinden bazıları.
–Sihir Kullanımı: Bay Jinx, nesneleri yok edebilir, illüzyonlar yaratabilir, zihinleri kontrol edebilir ve hatta zamanı manipüle edebilir. Bunlar onun en belirgin ve korkutucu özelliklerindendir.
–Fiziksel Değişim: Bay Jinx, istediği herhangi bir surata, estetik cerrahi ile ulaşabilecek insanlara sahiptir. Bu hem kaçmasını hem de düşmanlarını şaşırtmasını sağlar.
–Bu yeteneklerin yanı sıra, Bay Jinx’in zaman zaman farklı ve beklenmedik yetenekler sergilediği de görülür. Bu da onu daha da gizemli ve tahmin edilemez bir karakter haline getirir.
–Bay Jinx’in bu güçlü yetenekleri, Martin Mystere’nin maceralarına hem heyecan hem de karmaşıklık katar. İkili arasındaki mücadele, genellikle bu yeteneklerin kullanıldığı karşılaşmalarla sonuçlanır.

Martin Mystere ve Bay Jinx arasındaki karşılaşmalar
Martin Mystere serisinin en heyecan verici ve akılda kalan anlarından bazılarıdır. Bu iki karakterin zıtlıkları ve sürekli mücadeleleri, hikayelere derinlik ve gerilim katmıştır. En unutulmaz karşılaşmalar genellikle şu özelliklerle öne çıkar.
–Tehlikeli Karşılaşmalar: Bu karşılaşmalarda genellikle bilimin kaderi veya evrenin sırları gibi büyük konular söz konusudur.
–Zekice Stratejiler: Hem Martin Mystere hem de Bay Jinx, zekalarını ve yeteneklerini sonuna kadar kullanarak birbirlerine karşı oyunlar oynarlar.
–Doğaüstü Olaylar: Sihir, zaman yolculuğu ve paralel evrenler gibi doğaüstü unsurlar, bu karşılaşmaları daha da etkileyici hale getirir.
–Kişisel Çatışmalar: İki karakter arasındaki kişisel düşmanlık, bu karşılaşmalara duygusal bir boyut katar.
En Unutulmaz Karşılaşmalardan Bazıları:
–İlk Karşılaşma: İkili arasındaki ilk karşılaşma, serinin başında gerçekleşir ve birbirlerini tanımalarına, güçlerini ölçmelerine ve ebedi bir düşmanlık başlatmalarına neden olur.
–Zaman Paradoksu: İkili, zaman yolculuğu sırasında bir zaman paradoksu yaratır ve geçmişi değiştirmeye çalışırlar. Bu karşılaşma, hem heyecan verici bir macera sunar hem de karakterlerin geçmişleriyle yüzleşmelerine olanak tanır.
–Paralel Evrenler: İkili, farklı paralel evrenlerde de karşılaşır ve her bir evrende farklı güçlere ve kimliklere sahip olurlar. Bu karşılaşmalar, evrenin doğası ve kimliğin ne olduğu gibi derin sorulara yol açar.
–Final Karşılaşması: Eğer bir final olacaksa serinin sonlarına doğru gerçekleşecek bu karşılaşma. Herhalde; iki karakter arasındaki mücadeleye bir nokta koyar ve evrenin geleceğini belirler.


Sonuç olarak, Bay Jinx, Martin Mystere evreninin vazgeçilmez bir parçasıdır. Gizemli kimliği, güçlü yetenekleri ve Martin Mystere ile olan karmaşık ilişkisi, onu çizgi roman dünyasının en unutulmaz düşmanlarından biri yapmıştır.

ZAMAN SIFIR
Lal KM 12. cilt/46-47-48. sayılar
Bonelli Editore 46-47-48. sayılar
Senaryo: A. Castelli
Çizimler: G. Freghieri
Kapak: G. Alessandrini
İlk yayın tarihi. Ocak-Şubat-Mart 1986

Öykü: New York’ta çok sayıda ‘İçten Yanma’ vakası yaşanıyor. Görünüşe göre hiçbir sebep yokken, kurbanlar sadece birkaç saniye içinde yanarak kül oluyorlar. Ama, çevredeki nesneler ise her zaman sağlam kalıyor. Bir gün Martin Mystere’yi ziyarete gelen gizemli Bay Jinx, ona gecikmiş yazıları ve işleri için vakit kazandırabileceğini söyler. Bir gün içinde, bir aylık süre yaşayabileceğini vadeder. Dedektif Travis ile konuşan Martin, bu sırrı ortaya çıkartmak için gönüllü olur…
Özellik: Martin Mystere’nin başı ciddi olarak dertte. Hayır, konu Kara Adamlar, Sergej Orloff, geçmişin gizemler ya da insanlığa yönelik tehditlerle ilgili değil. İyi Kalpli Yaşlı Marty Amca‘nın (İKYMA) zamanla ilgili bir sorunu var! Kitabı bitirmeli ve yayıncıyla yaptığı sözleşmeye uymalıdır; kitabın 15 gün içinde hazır olması gerekiyor. Ancak, Martin tek bir satır bile yazamamış daha! Müfettiş Travis için de durum kolay değil. Bir dizi açıklanamayan İçten Yanma vakası New York polisini endişelendiriyor. Bu yüzden müfettiş Travis, Martin’den yardım ister.

ÇizgiRoman okurları hemen fark etmişlerdir. Bay Jinx; tanıdığımız bir Tex karakterine çok benziyor. Tabii ki Mefisto. Mefisto isimli karakter Tex okurları tarafından ilgi görünce, Castelli‘nin bu şahane tiplemeyi kaçırması mümkün değil. Ama Bay Jinx’in fizyolojisi iyi bir aktör olan Burgess Meredith‘den ödünç alınmış. Oliver Burgess Meredith; 1935-97 yılları arasında o kadar çok projede rol aldı ki saymak çok zor. Ama Rocky filmlerindeki rolü hepimizin aklındadır. Rocky Balboa‘nın antrenörü. Bir kulağı sağır, asabi, eski boksör.


Bu öyküde gözümüze çarpan bazı özellikler var. Bilim kurgu türünün öncüsü H.G. Wells‘in kısa öykülerinden birinin adı ‘Yeni Hızlandırıcı’dır (The New Accelerator). 1901 tarihli kısa bir bilimkurgu öyküsüdür ve ilk olarak The Strand Magazine’de yayınlanmıştır. Öykü, Prof. Gibberne tarafından keşfedilen ve bir insanın tüm fizyolojik ve düşünsel süreçlerini hızlandıran bir iksiri konu alır. Öyle ki insan kendisinde hiçbir değişiklik algılamasa da dış dünya neredeyse hareketsizliğe gömülmüş gibi olur. Dünyanın geri kalanı normal zamanda kalırken kullanan için zamanı hızlandırabilecek bir iksir. Jinx’in fikrine çok benziyor değil mi? Yeni Hızlandırıcı öyküsü ülkemizde, Çınar Yayınları tarafından, Klasik Bilimkurgu Öyküleri kitabında yayınlanmıştır.


1966 yılında bu hikâye, CBS‘in TV dizisi olan The Wild, Wild West‘in, ‘The Night of the Burning Diamond’ (1. sezon, 26. bölüm) başlıklı bir bölümüne uyarlandı. Ve sonra 2001 yılında H. G. Wells’in Sonsuz Dünyaları adlı 2001 mini dizisinin ilk bölümüne uyarlandı. Ayrıca; Fransız çizgi roman dizisi La Brigade Chimerique’de (Kimerik Tugayı) edebiyat ve çizgi romandan diğer karakterlerin yanı sıra Prof. Gibberne’in oğlu Andrew Gibberne de yer alıyor. Senaristler Serge Lehman ve Fabrice Colin, tasarımcı Gess ve renk uzmanı Celine Bessonneau tarafından üretilen bir Fransız çizgi roman serisidir. Altı ciltten oluşan kitap, Ağustos 2009 ile Ekim 2010 tarihleri arasında Editions L’Atalante tarafından yayınlandı.
.


H.G. Wells, hem kurgu hem de kurgu olmayan eserlerde üretken bir yazardı. Yazarlık kariyeri altmış yılı aşkın bir süreyi kapsıyor ve erken dönem bilimkurgu romanları ona (Jules Verne ve Hugo Gernsback ile birlikte) ‘Bilim Kurgunun Babası’ unvanını kazandırdı. Ülkemizde de çok fazla öyküsü ve romanı basılmış olan H.G. Wells’in; Dünyalar Savaşı, Görünmez Adam, Dr. Moreau’nun Adası ve Zaman Makinesi adlı bilim kurgu kitapları en çok bilinenlerdir.

Öykünün 48. sayısının (12. cilt) 3. sayfasında (293. sayfa) Frank Sinatra‘yı görürüz. Mr Jink; açıkça söylemese de, Frank Sinatra’nın da müşterisi olduğunu belirtiyor. Ünlü sanatçının çok aktif bir insan olduğu bilindiği için seçmiş herhalde Castelli.


Bay Jinx‘in vadettiği hızlanma, aklımıza meşhur bir karakteri getiriyor. Flash, DC Comics evreninin en hızlı, en ikonik ve sevilen süper kahramanlarından biridir. ‘Scarlet Speedster’ yani Flash karakteri, sahip olduğu inanılmaz hız sayesinde suçluları yakalamak ve dünyayı tehdit eden güçlere karşı savaşmak için kendini adamıştır. Martin Mystere de, bu öyküde kısa bir süreliğine hızlanıyor ve bize Flash’ı anımsatıyor.


Öykünün 47. sayısının 17. sayfasında (211. sayfa) anlatılan İçten Yanma olayı gerçektir. Dr. J. Irving Bentley‘in yanarak ölmesi kayıtlara geçmiş bir olaydır ve 5 Aralık 1966’da, külleri, 92 yaşında, bir sayaç okuyucusu tarafından bulundu. Dr. Bentley‘in cesedi, görünüşe göre banyodayken tutuştu ve sadece bacağının bir kısmı sağlam kaldı. İçten Yanma konusu ile ilgili geniş bir yazıyı, aşağıda bulacaksınız. Bu öyküde; Jinx’in, İçten Yanma olayı yaşayan Dr. J. Irving Bentley ile bağlantısı olduğu Travis tarafından söylenir.

Gelelim yazar ve çizere. Öykünün senaristi tabii ki Büyük Üstat Alfredo Castelli. Diziyi yaratan, editörlüğünü yapan ve senaryosunu yazan kendisi. 1947’de Milano’da doğan Castelli, 1965 yılında ÇizgiRoman dünyasına adım attı. Doğası gereği meraklı, entelektüel açıdan her şeyi öğrenen biri olarak, Alfredo Castelli bazen senarist, bazen denemeci veya tarihçi şapkasını giyiyor. Tam da bu inanılmaz çok yönlülük onu pek çok meslektaşı ve yazarın yanı sıra doğal olarak birçok okuyucusu için de bir referans noktası haline ve onu İtalyan çizgi roman tarihinin en önemli isimlerinden biri haline getirdi. Martin Mystere gazete bayilerine çıktıktan sonra bile terk etmediği karakterler olan Zagor ve Mister No için yazmaya devam etti. Daha sonra Dylan Dog, Nathan Never ve Ken Parker için de yazdı.
Dylan Dog ile ünlü olan çizer Freghieri, temiz ve kesin çizgilerinden dolayı çok beğeniliyor. Çoğunlukla insanları yakın çekimde kullanıyor. Gerçi bu, bir süre sonra okuyucu için yorucu olmaya başlıyor. Ancak kadınları çok iyi çizdiğini de kabul etmek gerekiyor. Yani, kışkırtıcı bir kıyafet giyen endişeli Lynn‘in telefonla Martin’i aradığı sahne etkileyici. İçten Yanma olayına tanık olduğumuz sahnelerde Freghieri, korku çizgi romanlarını sevdiğini açıkça gösteriyor, dolayısıyla Dylan Dog kadrosunda olması şaşırtıcı değil.


Giovanni Freghieri, 28 Ocak 1950’de Piacenza’da doğdu. 1972’de Intrepido için Antonio Mancuso’nun metinlerinden yola çıkarak ilk dizisi ‘Kara Süvari’yi yarattı. Eura Editoriale’ye geçtikten sonra ‘Overland Pony Express’ ve ‘The Seogni Seller’ı yarattı. 1984’te Bonelli ile işbirliği yapmaya başladı. Martin Mystere‘nin bazı bölümlerini çizdi ve ardından Dylan Dog ekibine katıldı. 1986’da Alberto Ongaro’nun L’Eternauta’da yayınlanan metinlerine dayanarak ‘Rolls Royce’ öyküsünü yarattı. 1993 yılında diğer tasarımcılarla birlikte ‘Tex’in gizli yüzleri’ portföyünü yarattı. Freghieri usta şimdiye kadar; 71 Dylan Dog, 8 Martin Mystere, 2 şer tane Tex, Zagor, Dampyr, Ken Parker ve ayrıca 82 farklı öykü çizmiş. ilk iki Jinx öyküsü ustaya ait. Rahatlıkla; Jink’in fizyolojisini oturtan Freghieri’dir diyebiliriz.

İçten Yanma Tarihi
İçten Yanma; bir dış tutuşma kaynağı olmadan bir kişinin vücudunun yanmasıdır. Bu konuda çok fazla spekülasyon ve tartışma vardır. Kanıtlanmış bir doğal olay değildir. İçten Yanmanın ilk olarak İncil gibi eski metinlerde belgelendiğine inanılıyor; ancak bilimsel açıdan bakıldığında, bu anlatımlar güvenilir kanıt olarak kabul edilemeyecek kadar eski. Ama, son 300 yılda, hiçbir belirgin sebep olmaksızın yanıp kül olan kişilerle ilgili 200’den fazla rapor var.
İçten Yanmanın ilk güvenilir tarihi kanıtı, Fransız Jonas Dupont‘un De Incendiis Corporis Humani Spontaneis adlı Kendiliğinden İnsan Yanması vakaları ve çalışmaları koleksiyonunu yayınladığı, 1673 yılına ait bir kitap. Dupont, mahkemenin karısının kendiliğinden yanma sonucu öldüğüne ikna olması üzerine, beraat ettiği Nicole Millet davasının kayıtlarıyla karşılaştıktan sonra bu kitabı yazmaya karar verdi. Çok içki içen bir Parisli olan Millet, saman yatağında küle dönmüş halde bulundu ve geriye sadece kafatası ve parmak kemikleri kaldı. Saman, sadece hafifçe hasar görmüştü. Dupont‘un bu garip konu hakkındaki kitabı, konuyu folklorik söylentilerden çıkarıp halkın genel hayal gücüne taşıdı.
Nisan 1744’te, İngiltere’nin Ipswich kentinde yaşayan 60 yaşındaki alkolik Grace Pett, kızı tarafından ‘ateşte yanmış, ama alevi olmayan bir odun parçası’ gibi yerde bulundu. Yakınlarda bulunan giysiler ise hasar görmemişti.
18 Mayıs 1957’de, Pennsylvania, West Philadelphia‘dan 68 yaşındaki Anna Martin, yanmış halde bulundu ve geriye sadece ayakkabıları ve gövdesinin bir kısmı kaldı. Adli tabip, sıcaklığın 1.700 ila 2.000 dereceye ulaştığını tahmin etti, ancak 50 cm ötede gazeteler sağlam bulundu.

Belki de en ünlü vaka 1 Temmuz 1951’de Florida da, meydana geldi. 67 yaşındaki dul Mary Hardy Reeser, rahat koltuğunda otururken kendiliğinden yandı. 175 kiloluk kadından ve sandalyesinden geriye sadece birkaç kararmış koltuk yayı, omurgasının bir bölümü, baseball topu büyüklüğünde küçülmüş bir kafatası ve bir ayak kalmıştı. Ayrıca yaklaşık 10 kilo kül. Polis raporunda, Bayan Reeser‘ın, muhtemelen düşürdüğü bir sigara yüzünden alev aldığı belirtildi. Ancak bir adli tabip, cesedi yok etmek için gereken 2.000 derecelik ısının daireyi de yok etmiş olması gerektiğini belirtti. Aslında, hasar çok azdı. Sadece, tavan ve üst duvarlar isle kaplıydı.


1852’de Charles Dickens, Kasvetli Ev adlı romanında İçten Yanma‘yı kullanarak Krook adlı bir karakteri öldürdü. Krook, o dönemde İçten Yanma’nın aşırı içki içmekten kaynaklandığına dair yaygın inanca uygun olarak ağır bir alkolikti. Roman küçük bir infiale yol açtı; filozof ve eleştirmen George Henry Lewes, imkansız olduğunu ilan etti ve Dickens‘ın eserini eğitimsiz bir batıl inancı sürdürmek olarak alaya aldı.

İçten Yanma hakkındaki teoriler:
–Alkolizm: İçten Yanma kurbanlarının çoğu alkolikti. Ancak 19. yüzyıldaki deneyler, alkol emdirilmiş etin Spontane İnsan Yanması ile ilişkili yoğun ısıyla yanmayacağını gösterdi.
–Yanıcı vücut yağları birikintileri: Birçok kurban aşırı kiloluydu, ancak diğerleri zayıftı.
–İlahi Müdahale: Yüzyıllar önce insanlar yanmanın Tanrı’nın bir cezalandırma işareti olduğuna inanıyorlardı.
–Statik elektrik birikmesi: bilinen hiçbir elektrostatik deşarj türü bir insanın alev almasına neden olmaz.
–Sindirim sistemi: Sindirim sisteminde kimyasalların patlayıcı/yanıcı bir kombinasyonu oluşabilir, kötü beslenme nedeniyle.
–İnsan vücudunda var olan elektriksel alanlar bir şekilde ‘kısa devre’ yapabilir, bir tür atomik zincirleme reaksiyonla muazzam bir iç ısı üretebilir.
İçten Yanma hakkında hiçbir zaman tatmin edici bir açıklama yapılmadı. Hala çözülememiş bir gizemdir.
İçten Yanma Olayından Sonra Geriye Ne Kalır?
–Vücut, normal bir yangına yakalanmış bir vücuda göre daha ağır yanmış olur.
–Yanıklar vücuda eşit olarak dağılmamıştır; gövde genellikle daha şiddetli yanmaya maruz kalır.
–Bazı durumlarda gövde tamamen parçalanmış, kemikler tamamen küle dönüşmüştür.
–Vücudun küçük bir kısmı (bir kol, bir ayak, belki de baş) yanmamış halde kalır.
–Yangın asla bedenden uzağa yayılmamıştır. İçten Yanma kurbanları çarşaflar tutuşmadan yatakta yanmışlardır, giyilen giysiler genellikle zar zor yanmıştır.
–Yağlı bir is birikintisi tavanı ve duvarları kaplar ve genellikle zeminden üç ila dört metre yukarıda durur.
–Normalde bir cesedin bu kadar çok kömürleşmesi için 2.500 derece bir sıcaklık gerekir (genellikle 2.000 derece civarında sıcaklıklarda çalışan krematoryumlarda, elle öğütülmesi gereken kemik parçaları kalır) ancak sıklıkla kurbanın etrafındaki hiçbir şey zarar görmez; belki de ölen kişinin tutuştuğu nokta hariç.

İçten Yanma Türleri
–Bildirilen vakaların tamamı iç mekanlarda meydana geldi.
–Mağdurlar uzun süre yalnız kalıyorlardı.
–Yakınlarda (yan odalarda) bulunan görgü tanıkları, acı çığlıkları veya yardım çağrıları gibi hiçbir ses duymadıklarını bildirdi.
–Şahit olunan yanmalarda; tanıklar insanların alevler içinde patladığını görürler. Burada tanıklar olası bir tutuşma kaynağı olmadığı ve/veya alevlerin doğrudan kurbanın derisinden çıktığı görüldüğü konusunda hemfikirler. Ne yazık ki, bu türdeki bilinen vakaların çoğu yetersiz belgelenmiştir ve temelde doğrulanmamıştır. Bazen tanıklar tarafından alev görülmez.
–Ölümcül olmayan vakalar; ne yazık ki, bu olayların kurbanları genellikle kendilerine ne olduğu konusunda araştırmacılardan daha iyi bir fikre sahip değildir. Ancak bu gruplandırmanın avantajı, bir kurtulanın olayın basit bir açıklaması olup olmadığını doğrulayabilmesidir. Bu nedenle, şüphecilerin ikinci bir bakış atmadan açıklayabileceği kurtulanların olduğu İçten Yanma vakalarının sayısı çok daha azdır.
–Bazen kurbanların vücutlarında bilinen bir dış nedene bağlı olmayan yanıklar oluşur. Bu garip yaralar genellikle küçük rahatsızlıklar olarak başlar ve yavaş yavaş büyük, ağrılı izlere dönüşür.
–Bazen kurbanın vücudundan gizemli bir duman çıkar. Bu tuhaf ve nadir olaylarda, kişinin vücudundan başka bir ilişkili ateş veya duman kaynağı olmaksızın, kişiden duman çıktığı görülür

DORİAN GRAY OPERASYONU
Lal KM 16. cilt/62-63-64. sayılar
Bonelli Editore 62-63-64. sayılar
Senaryo: A. Castelli
Çizimler: G. Freghieri
Kapak: G. Alessandrini
İlk yayın tarihi. Mayıs-Haziran-Temmuz 1987

Öykü: Oscar Wilde’ın ünlü romanı ‘Dorian Gray’in Portresi’nin kahramanı gibi sonsuz gençliğe ulaşmak mümkün mü? Acaba Bay Jinx’in ve teknolojinin yardımıyla olabilir mi? Başına gelen en korkunç maceralardan biriyle boğuşan İmkansızlıklar Dedektifi, birdenbire kendini yaşlı, alkolik ve bedensel rahatsızlıkları nedeniyle hasta olmuş halde bulur. Jinx; yine bilimden faydalanarak, şeytani işlerin peşinde. Artık Bay Jinx’den kurtulmanın da zamanı gelmedi mi?..
Özellik: Martin; öldüğünü zannettiği bilim insanı olan dostu, Samuel Eulenberg telefon edince Martin inanmaz. Samuel Eulenberg, Bio-Sibernetik ile ilgilenmiştir yaşarken. Silisli chip’ler yerine Protein esaslı chip’ler kullanmaya çalışıyordu. Bu bilgisayarlar, bu öyküde Bio-Bilgisayar olarak adlandırılmış. Fakat Castelli, daha sonraki öykülerde bu ismin yerine ‘Canlı Protein Bilgisayarı’ tanımını kullanacak.

Öykünün birinci bölümü iki zamanlı olarak yürüyor. Martin beden değiştirmiş, yaşlı ve hasta bir adam bedenindedir. Geriye dönüşlerle başına ne geldiğini hatırlamakta ve bize anlatmaktadır. Öykünün ikinci bölümünde ise bu durumu değiştirmeye ve sağlığına kavuşmaya çalışacak.

Çizer Giovanni Freghieri; bu öyküde de, Zaman Sıfır öyküsünde de zaman zaman yukarda gördüğümüz gibi, klasik Bonelli sayfa şablonunun dışına çıkarak farklı sayfa yapıları oluşturuyor. Öyküye farklı bir hava katıyor. Ve Freghieri‘nin çok sevdiği; sayfa ve vinyetlerdeki siyah/beyaz dengesini bu iki kitapta da görüyoruz. Ayrıca, Freghieri yine güzel iki kadın çizmiş bize. Diana ve Lorelei.


Dorian Gray’in Portresi; Oscar Wilde’ın 1891 yılında yayımlanan felsefi romanı. Güzelliğin ve yozlaşmanın karanlık bir masalı. Oscar Wilde‘ın en çarpıcı eserlerinden biri olan Dorian Gray’in Portresi, güzellik, gençlik, ahlak ve sanat gibi evrensel temaları derinlemesine inceleyen bir roman. Roman; Dorian Gray adındaki genç ve yakışıklı bir adamın, kendi yerine yaşlanacak bir portreye sahip olma arzusuyla başlayan ve onu giderek daha karanlık bir yola sürükleyen hikayesini anlatır. Dorian Gray’in Portresi sadece bir roman değil, aynı zamanda insan doğası ve toplum hakkında düşündürücü bir eserdir. Bu eser üç defa sinema filmi olarak çekildi. Ve romanı Ülkemizde farklı yayınevleri tarafından basıldı.


Oscar Wilde‘in yayımlanmış tek romanıdır. İlk kez Temmuz 1890’da İngiltere ve Birleşik Amerika’da eş zamanlı olarak tefrika edilmeye başladı ve ahlaksızlığı yücelttiği gerekçesiyle özellikle İngiliz basınında büyük tepkiyle karşılandı. Oscar Fingal O’Flahertie Wills Wilde, 19. yüzyılın en önemli İrlandalı yazarlarından biri olarak kabul edilir. İğneleyici zekası, aforizmaları ve estetikçi yaklaşımıyla tanınan Wilde, hem edebiyat dünyasında hem de dönemin İngiliz toplumunda derin izler bırakmıştır.



GERİYE SAYIM
Lal KM 24. cilt/93-94. sayılar
Bonelli Editore 93-94. sayılar
Senaryo: A. Castelli
Çizimler: G. Vercelli
Kapak: G. Alessandrini
İlk yayın tarihi. Aralık 1989-Ocak 1990

Özet: Bilim adamı Manny Gould’un ortadan kaybolmasıyla Martin Mystere’nin kapısının önünde tuhaf bir çocuğun ortaya çıkması arasında hangi karanlık bağlantı var? Gizem şok edici bir gerçeği gizliyor! Ardından bu bebeğin Martin’e bir şeyler anlatmaya çalıştığı ortaya çıkar. Kim bu çocuk? Bay Jinx bu olayın neresinde?..
Özellik: Bu öyküde Bay Jinx çok az görünüyor. Daha ziyade uzaktan olayların gelişimini izliyor gibi. Ama yanlış anlaşılmasın; Jink, Manny Gould’un hafızasına sahiptir ve yeni planlarını hazırlamaktadır. Ama asıl önemli olan, Manny Gould sürekli gençleşmenin formülünü bulmuştur.

Öykünün hemen başlarında bir ustaya rastlarız. Alfred Hitchcock. Öyküde ismi Hatchplot. Bir özel Dedektif ya da iş bitirici rolündedir. Hatchplot kelimesinin İngilizce’de bir anlamı yok; ama Hatch ambar, kapak ya da yumurtadan çıkma anlamına geliyor. Plot ise komplo anlamına geliyor. İnsanın aklına şu geliyor; ‘Yumurtadan çıkmış Komplocu’, Hitchcock’ mu? Castelli’nin aklından neler geçiyordu acaba?


Bu öykünün çizeri Gino Vercelli; bundan sonraki iki öyküyü de çizmiş. Bu usta çizer şu ana kadar; 19 Martin Mystere, 15 Nathan Never ve 21 farklı öykü çizmiş.

Bu öykü, yani Sonsuz Gençleşme çok bilinen bir hikayeden ödünç alınmış. Benjamin Button’ın Tuhaf Hikâyesi; Amerikalı yazar F. Scott Fitzgerald‘ın ilk kez 1921 tarihinde Colliers dergisinde yayımlanan kısa hikayesinin adıdır. Öykü 1922’de ABD’de Tales of the Jazz Age (Caz Çağı Hikayeleri) adlı kitabın içinde Fitzgerald’ın diğer öyküleriyle birlikte yayınlanmıştır. Bu öykü ülkemizde de basılmıştır. Birçok romanı ve öyküsü daha önce de sinemaya aktarılmış olan Amerikan edebiyatının bol ödüllü yazarı Scott F. Fitzgerald kısaca ‘hayatı tersten yaşamak’ temasını işlediği bu çarpıcı, şaşırtıcı ve adı gibi tuhaf öyküsünde, herkes gibi bebek olarak değil de esrarengiz bir şekilde çok yaşlı ve sakat bir adam olarak doğan ve yıllar ilerledikçe gençleşen, sıhhatini kazanan ve daha sonra da çocuklaşan Benjamin Button‘ın yaşam öyküsünü anlatır. Bu fantastik öykü keskin bir sosyal hayat eleştirisi de sunar.


Benjamin Button’ın Tuhaf Hikâyesi, 1922 yılında yayınlanan öyküden uyarlanmış olarak, 2008 yılında film haline getirildi. Yönetmeni David Fincher, senaryo yazarı ise Oscar ödüllü senarist Eric Roth‘dur. Başrollerini Brad Pitt ve Cate Blanchett‘in paylaştığı film Akademi Ödülleri’nde 13 dalda ödüle aday gösterilmiş ve üçünü kazanmıştır.



BAY JİNX’İN İNTİKAMI
Lal KM 27. cilt/106-107-108. sayılar
Bonelli Editore 106-107-108. sayılar
Senaryo: A. Castelli
Çizimler: G. Vercelli
Kapak: G. Alessandrini
İlk yayın tarihi. Ocak-Şubat-Mart 1991

Öykü: Ölümünün ardından sahneye yeniden geri dönen Bay Jinx, yeni bir planı uygulamaya koyuyor. Özel bir makine sayesinde insanları rüyalarda gezdirip, onları gerçekliğin dışındaki bir dünyanın mutlak efendisi haline getirebilmekte. Ancak Perkins adında bir müşteri, Jinx’in bizzat dikte ettiği kuralları çiğner ve Martin Mystere’ninkiler de dahil olmak üzere diğer bir sürü insanın rüyalarına girmeyi başarır…
Özellik: Bir insanın hafızasına birikmiş olan milyarlarca anı, deneyim, ve düşünce, tıpkı bir bilgisayar disketine doldurulur gibi, bir cihazın Biyoelektronik hafızasına (Eski öyküde Bio-Bilgisayar, daha sonra Canlı Protein Bilgisayarı olacak) kaydedilebilir mi? Sonra da başka bir beyne aktarılabilir mi? Evet; Bay Jinx, tabii ki başka bir bilim adamının buluşunu beyninden çalıp bunu sağlayabilir!

Bu öykü Alfredo Castelli‘nin bizi yavaş yavaş getirdiği bir yerdir. Bizi daha önce Kundinga’larla ve şamanlar ile tanıştırmıştı. Bunlar ufak bilgi kırıntılarıydı. Bu sefer bize biraz daha bilgi veriyor. Sonraki öykülere hazırlıyor. Castelli Rüya Çocukları (26/27. sayılar. İtalya 1984) öyküsünde Kundinga’lara ihanet eden Martin’in babasına, ‘Ölüme Fatura’ çıkartıldığını öğreniriz. Babasını Kara Adamlar öldürmemiş miydi? Moha Moha (35/36. sayılar. İtalya 1985) öyküsünde de aborjin şamanı Martin’e özel bir kardeşlik bağıyla bağlı olduklarını söyler. Mevzu yavaş yavaş derinleşiyor. Şu an incelediğimiz öyküde ise Aborjin’ler ve rüya olayına biraz daha giriyoruz.


Aborjin mitolojisinde rüya çok önemlidir. Buna Düşzamanı diyorlar. Düşzamanı, Avustralya Aborjin mitolojisini birleştiren ana temadır. Düşzamanı’nın dört yönü bulunmaktadır: Her şeyin başlangıcı; ataların hayatı ve etkisi; yaşam ve ölüm tarzı; yaşamdaki gücün kaynağı. Düşzamanı hem zamanın, hem de her şeyin mevcut olduğu, mekanın ötesindeki bir durumdur. Çünkü rüyada geçmiş, o an ve gelecek aynı anda mevcuttur. Düşzamanı; kabile üyeleri, kabile kuralları ve geleneklerine uygun yaşadıklarında yüz yüze gelecekleri bir durumdur. Ölümün insan yaşamında bir son olmadığına inanan Aborjinler için rüyalarda ölmüş akrabalarla iletişim kurmak ve hatta rüya gören kişinin rüyadaki akrabaları tarafından iyileştirilmesi bile mümkündür. Ölüm kişinin uykuda geçici olarak gittiği Düşzamanı’ndan, doğum yoluyla çıktığı ve daha sonra tekrar Düşzamanı’na geri döndüğü hayat döngüsünün bir parçasıdır.


Rüyalarda öldürme olayını bir filmden hatırlıyoruz. Elm Sokağı Kabusu, rüyaların ve korkuların iç içe geçtiği, psikolojik gerilim dolu bir seridir. İkonik karakteri ve serinin başarılı atmosferi, korku sinemasında önemli bir yere sahiptir. Elm Sokağı Kabusu, Freddy Krueger adlı korkunç bir hayaletin, uyuyan çocukları rüyalarında öldürmesini konu alır. Freddy, geçmişte çocuklara eziyet ettiği için öldürülen bir adamdır ve şimdi intikam almak için çocukların rüyasına sızmaktadır. Hayatta kalmanın tek yolu, Freddy‘nin varlığını kabul etmemek ve uyumamaktır. Ancak uykusuzluk da kendi başına tehlikeli bir durumdur.


Maceranın sonuna doğru; Diana ve Java uyumak ve rüyalarında martini görebilmek için uyku ilacı alırlar. Uyumaya çalışırken Java bulmaca çözer. Diana ise Marcel Proust‘un bir kitabını okur. Kitabın ismini görmeyiz ama kitap büyük ihtimal ile Kayıp Zamanın İzinde. Proust, bu kitabında hayatın anlamı, zamanın doğası ve insanın varoluşu gibi temel sorulara cevap arar. Kayıp Zamanın İzinde, 20. yüzyıl edebiyatının en önemli yapıtlarından biri olarak kabul edilir. Romanın adı, aslında eserin temel konusunu özetler. Anlatıcı, geçmişe dair anılarıyla sürekli bir mücadele içindedir. Küçük bir çocukluk anısı, bir tat, bir koku gibi tetikleyicilerle geçmişe doğru yolculuklar yapar ve zamanın akışını durdurmaya çalışır. Yani tam da bu öykünün ya da Jinx‘in hedefi. Bu kitap serisi ülkemizde farklı yayınevlerinden çıktığı gibi sesli kitapları da mevcuttur.


Öyküde; kapalı alan korkusu olan Martin’e bir rahip/psikolog yardım eder. Bu rahibi daha sonraki maceralarda da göreceğiz. Rahip Spencer. İyi tanıdığımız bir aktör olan Spencer Tracy‘nin ta kendisi. Üstelik sevilen bir filmden örnek alınmış. Boys Town. 1937’de, Peder Flanagan‘ın genç çocuklarla elde ettiği başarının haberi tüm ülkeye yayıldı ve kısa sürede Hollywood’daki film yapımcılarının kulağına ulaştı. Metro-Goldwyn-Mayer, film hakları için kiliseye 5.000 dolar bağışlayacağını söyledi. Peder Flanagan, ilk başta anlaşmayı reddetti, ancak beğendiği bir senaryoyu gördükten sonra kabul etti. Spencer Tracy rahibi oynamak için anlaşma imzaladı ve Mickey Rooney de asi genç Whitey Marsh‘ı oynadı. Her ikisi de de kariyerlerinin zirvesindeydi. Tracy, rahibi doğru şekilde canlandırabilmek için Peder Flanagan ile haftalar geçirdi ve onun tavırlarını inceledi. Film çok başarılı oldu ve benzer taklitleri yıllardır yeniden çekiliyor.




SONU GELMEYEN ANI
Lal KM 31. cilt/122. sayı
Bonelli Editore 122. sayı
Senaryo: A. Castelli
Çizimler: G. Vercelli
Kapak: G. Alessandrini
İlk yayın tarihi. Mayıs 1992

Öykü: Hayatınızın en güzel anlarını dilediğinizce yeniden yaşamak için ne verirsiniz? Bay Jinx’in yeni icadı sayesinde bu artık mümkün. Ancak bu sefer de Bay Jinx’in girişimleri bazı müşterilerinin ölümüyle sonuçlandı. Onunla mücadele eden Martin Mystere ise hastahane’de, aynı anıyı tekrar tekrar yaşıyormuş gibi görünüyor. Aslında hayatının en acı olayını sürekli olarak yeniden yaşamaktadır. Anne ve babasının ölümünü…
Özellik: Martin, öykülerinde nadiren ikincil role düşer. Bu öykü de onlardan biri. Diana, Java, Travis hatta Bay Jinx; Martin’in hastahane’de bilinçsizce yatmasını fırsat bilerek baş role soyunuyor. Gerçi çok başarılı bir öykü olduğunu söyleyemeyiz. Kısa bir öykü. Çizimleri yapan Vercelli. Çizimler ise ne iyi ne kötü. Daha önceki iki öyküyü de Vercelli tasarlamıştı.

Martin’in kitap manyağı olmasından özellikle Diana çok muzdariptir. Sürekli söylenirken görürüz. Martin eğer New York‘da ise, genellikle Strand Kitabevinden alış veriş eder. Bu kitabevi gerçekten dört şubesiyle kitap meraklılarına hizmet veriyor. Benjamin Bass, 1927’de Dördüncü Cadde’de küçük bir sahaf olarak açtı Strand’ı. Özelliği; en ucuzundan en pahalısına, her konuda kullanılmış kitabı bulabilirsiniz. Oğlu Fred Bass orada büyüdü ve orada çalışmayı hiç bırakmadı; yıllar içinde burayı dünyanın en ünlü ve sevilen kitapçılarından biri haline getirdi. Daha önceki öykülerde Fred Bass; ara sıra gözüküyordu ama bu sefer bayağ sıkı bir rol almış. Gerçi 2018’de vefat etti. Laf aramızda; ben Fred abiyi ilgi ile izlemiştim dükkanında.



Bu öykü tam olmasa da bize bir filmi hatırlatıyor. Rebecca. Film ünlü yönetmen Alfred Hitchcock tarafından 1940 yılında çekildi. Baş rollerini Joan Fontaine ve Laurence Olivier oynadı. Rebecca, Daphne du Maurier‘in aynı adlı gotik romanından uyarlanan ve sinema tarihindeki en etkili psikolojik gerilim filmlerinden biri olarak kabul edilir. Daha sonra, dizi ve film olarak yeniden çekildi. Film, yeni evlenmiş genç bir kadının, kocasının geçmişindeki gizemli ve güçlü bir varlık olan ilk karısı Rebecca‘nın gölgesinde yaşama mücadelesini anlatır. Eski anılarına gömülmüş bir adamın psikolojisi, konunun temelini oluşturur.


Diana ve Java, bilgi almak için Strand Kitabevine giderken bir sinema salonunun önünden geçerler. Sinemanın afişi enteresandır. Total Recall. Arnold Schwarzeneger ve Sharon Stone‘un baş rolünü oynadığı film 1990 yılında çekildi. Öykümüzün 1992 yılında geçtiği düşünülürse, film New York’da bayağ ilgi çekmiş.



GELECEK MAHKUMU
1001 Roman Martin&Nathan 1. sayı
Bonelli Editore Martin&Nathan 1. sayı
Senaryo: A. Serra/A. Castelli
Çizimler: G. Vercelli
Kapak: G. Vercelli
İlk yayın tarihi. Mart 1996


Özet: Martin Mystere, 2096 yılında uyanır ve onu geçici olarak geleceğe seyahat ettiğine ikna etmeye çalışırlar. Ancak çok geçmeden işlerin pek de söyledikleri gibi olmadığını fark eder Aslında güçlü ve kadim eserler konusundaki bilgisi nedeniyle onu kullanmak istemektedirler. Bu süre zarfında Nathan Never, İmkansızlıklar Dedektifi’nin karakterini ve işini tanır ve sonunda onunla yüz yüze tanışır. Martin, dünyasını temellerinden sarsacak sıra dışı bir bilgiyle karşı karşıya kalacaktır…
Özellik: Bu öykü; iki ciltlik Martin Maystere & Nathan Never ortak öyküsünün ilk kitabı. Martin’in normal serileri dışında iki adet Martin Maystere & Dylan Dog ortak kitabı da var. Bay Jinx bu öyküde bir sekansta görülüyor. Ama bu öykünün temelleri, Bay Jinx‘li ikinci öykü olan Dorian Gray Operasyonu‘ndaki Canlı Protein Bilgisayarı (Bio-Bilgisayar) fikri üstüne kuruludur. Yani kendisi pek gözükmese de uygulaması maceranın temelindedir. Macera 1996 yılında yayınlandı. Yani; 1992’de yayınlanan Sonu Gelmeyen Anı‘dan dört yıl sonra, 1997’de yayınlanan Tanrıların Ekmeği‘nden bir yıl önce yayınlandı.


Bu öyküde Kara Adamlar aktif rolde. Chiris Tover, Sergej Orloff, Java ve Diana ufak roller almışlar. Martin’in gelecekteki sevgilisi Uma Thorn‘un ismi bize Kill Bill ve Pulp Fiction filminin unutulmaz oyuncusu Uma Thurman‘ı hatırlatıyor, tipi benzemese de. Ayrıca, Kara adam Blackman‘i de daha önceden hatırlıyoruz. Billiken’in Dönüşü ve Geri Sayım: Eksi Bir öykülerinde, ABC TV yapımcısı ve Kara Adam PJ. Blackman‘ın adı gibi.



Macera; Nathan Never’in yaratıcılarından olan senarist Antonio Serra ve Martin’in babası Alfredo Castelli ortak çalışması. Antonio Serra, 1991’de Michele Medda ve Bepi Vigna ile birlikte, 1985’ten beri çalıştığı Sergio Bonelli Editore için bilimkurgu dizisi Nathan Never‘ı yarattı. Ayrıca Bonelli tarafından 2000-2002’de yayımlanan Gregory Hunter ve 2010-2011’de yayımlanan Greystorm adlı iki bilimkurgu serisinin de yaratıcısıdır.

Çizer Gino Vercelli; 1989’da Martin Mystere tasarım grubuna katıldı. Mart 1996’da Martin Mystere’in Nathan Never ile buluştuğu bu öyküyü çizdi. Sergio Bonelli Editore’nin 1999’da çıkardığı Jonathan Steele adlı yeni karakteri resimledi. Daha sonra Nathan Never‘a geçti ve ardından mini dizi Departman 51’i ve Dampyr‘i tasarladı. Orijinal kapak da Gino Vercelli tarafından tasarlanmış.

Bu macerayı okumamış Martin ya da Nathan meraklılarını gaza getirmek için söylenecek şeyler var. Ama spoiler tuzağına düşmemek için söylemeyelim. Bu öykü gelecekte geçiyor ve Martin bazı robot özellikleri taşıyor. Örneğin kolu Terminatör filmlerindekine çok benziyor. Öyküde efsanevi bir kılıç var. Martin ve Diana‘nın bir macerasından bilinen bir kılıç. Charlemagne‘nin dokunanı lanetlediği kılıç. Martin’in sevgilisi Uma Thorn. Ve Martin’in Gizem Atlası kitabı öykünün enteresan sekanslarından.






TANRILARIN YİYECEĞİ
Maceraperest Efsanevi 4. cilt
Bonelli Editore Speciale 14. cilt
Senaryo: A. Castelli
Çizimler: G. Alessandrini
Kapak: G. Alessandrini
İlk yayın tarihi. Haziran 1997


Öykü: İnsanüstü güçler sağlayan tanrıların yiyeceği olan Ambrosia’nın arayışı. İmkansızlıklar Dedektifi’nin bu yaz macerasının odak noktası bu. Olağanüstü gizli tarifin peşinde Martin, Diana ve Java’nın yanı sıra Başka Bir Yer, Angie ve çılgın ikili Dee ve Kelly’den oluşan bir suçlu çetesi de yer alıyor. Onur konuğu: Parlak özel dedektif Milo Thorpe, sadece fiziksel olarak değil; aynı zamanda yüksek kültür ve zekaya da sahip bir adam!
Özellik: Martin Özel Seri’nin (Speciale) 14. sayısındayız. Yine her zamanki malzemeler mevcut. Başka Bir Yer‘in en tuhaf departmanları, Angie ve striptizleri, Dee ve Kelly çekişmeleri ve tüm ekibi bir araya getiren inanılmaz tesadüfler. Yine buluşuyoruz. Angie’nin Topless-Restaurant’ı, Milo Thorpe, Martin’in Amazon ormanlarına gitmesi, Bay Jinx vb. Tüm bu tesadüfleri mizahi bir karaktere sahip olan Martin Özel Serisi’nin normal bileşenleri olarak değerlendirmek gerekir. Hikayede aktif rol almayan Bay Jinx’in konuşmaları ise, Jinx maceralarının devam edeceğini gösteriyor.


Martin Özel Seri’nin farklı ve mizahi bir yapısı olduğunu yukarıda belirtmiştik. Öyküdeki bir sürü mizahi unsurdan ilgimizi çeken iki tanesini yazalım. İlki; maceranın 4. sayfasında duvarda ki uyarı levhası. ‘Dikkat. Açıl Susam, cinsi kapı. Dışarı çıkmakta olan nesnelere dikkat edin’. Açıl susam açıl, diyerek açılan kapı 🙂 . Öbürü ise; Sayfa 97’de (231. sayfa), X-Files dizisinin 2 ajanı, dart tahtası üzerinde hedef olarak tasvir ediliyor. Yanındaki tabelada ise, Altrove’da, ‘Sigara içen erkekler fan kulübü’ olduğunu öğreniyoruz. 🙂 Ayrıca, adam da Allredo Castelli‘ye benziyor.


Bu öyküde Castelli ve Alessandrini ustalar; Milo Thorpe karakteri ile, İtalyan Televizyon tarihinin ikonik bir dizisine ve usta bir aktörüne saygı duruşunda bulunuyor. Nero Wolfe ve Tino Buazzelli. Nero Wolfe: Amerikalı yazar Rex Stout tarafından yaratılan kurgusal bir karakterdir. Roman olarak 1934’te çıktı. Bir cinayet dedektifinin maceralarını anlatır. Wolfe’un asistanı Archie Goodwin de önemli bir karakterdir. Wolfe, yemek yapmayı ve yemek yemeyi çok seven bir gurmedir. Otuz üç roman ve otuz dokuz öykü halinde yayınlandı. Konular New York’ta geçiyordu. Şubat 1969’dan Şubat 1971’e kadar RAİ‘de (İtalyan TRT’si) üç sezon yayınlanan, on bölümden oluşan bir dizidir. Wolfe rolünü aktör Tino Buazzelli, Archie Goodwin rolünü ise Paolo Ferrari oynamıştır. Dizi İtalya’da ilgi görmüş ve zamanla kült olmuştur. Castelli‘nin, Wolfe ve yazar Rex Stout‘un büyük bir hayranı olduğu biliniyor. Milo Thorpe karakteri eğlenceli bir şekilde tasvir edilmiş. Angie ile tanıştığı an özellikle çok eğlenceli.




Öykünün 45. sayfasında (179. sayfa) bir İngiliz dizisindeki bir sahneye gönderme var. 1969 yılından 1974 yılına kadar BBC için 45 bölümlük Monty Python’un Uçan Sirki adlı bir dizi çekilmişti. Monty Python komedi grubunun çektiği dizinin daha sonraki yıllarda bazı sinema filmleri de çevirmiştir. Bu filmlerden biri de, Mr Creosote‘nin canlandırıldığı, Monty Python’un ‘Hayatın Anlamı’ adlı filminden unutulmaz bir karakterdir. O, canavarca obez bir adamdır. Bir restoranda, itirazlarına rağmen incecik bir nane şekeri verildiğinde patlar. Kelly, öyküde o kadar çok yemiştir ki ve Mr Creosote‘ye o kadar benzemiştir ki Dee‘ye itiraz ederken filme atıf yapar. Filmde Mr Creosote’yi Terry Jones canlandırmıştır.



FENİCE/ANKA’NIN DÖNÜŞÜ
SCI FI (Çizgi Düşler) Nathan Never 76/77. sayılar
Bonelli Editore Nathan Never 76-77. sayılar
Senaryo: A. Serra
Çizimler: R. De Angelis
Kapak: R. De Angelis
İlk yayın tarihi. Eylül-Ekim 1997


Öykü: Bay Jinx, Susan Connery’nin zihnini, asistanlarından biri olan Krissy Longfellow tarafından yönetilen Canlı Protein Bilgisayarı’na aktarmayı başardı. Beş yıl sonra Sonia Lockart, Nathan’a Susan Connery’nin ölmediğini söyler. Bir dizi kabusun ardından Nathan sokakta Susan’la karşılaşır ama onunla konuşamaz. Jinx, bu arada, Selena adlı teknodroid olduğunu kendisine açıklayan Raven’e, zihnindeki teknolojik kavramlar karşılığında kendisine yeni bir vücut bulacağına söz verir. Nathan Never, Susan Connery ve Krissy Longfellow tarafından kaçırılır. Susan, Nathan’dan intikam almak niyetindedir ve bunun için için her şeyi hazırlamıştır…
Özellik: Nathan Never serisinin 76/77. sayıları olan Fenice ve Anka’nın Dönüşü, 1997 yılında yayımlanan ve serinin en sevilen sayılarından biri olarak kabul edilen bir öyküdür. Burada Martin yok. Ama Bay Jinx, icadıyla ve komplosuyla önemli bir rolde. Öykü, yapay zeka, kimlik ve insan doğası gibi derin felsefi sorulara değinir. Nathan Never kendi yaşamındaki karanlık ve karmaşık temaları keşfetmektedir. Ayrıca Nathan, Susan Connery‘nin zihninin tehlikeli bir varlığa dönüşmesiyle mücadele eder.

Bu iki öykü, Nathan Never’ın klasik sayılarıdır. Güçlü hikayesi ve güzel çizimleriyle tanınır. Koleksiyoncular tarafından yoğun ilgi görüyor. Antonio Serra tarafından yazıldı ve Roberto De Angelis tarafından çizildi bu öykü. Fenice ve Anka’nın Dönüşü, bilim kurgu ve gerilim unsurlarını başarılı bir şekilde birleştiren, sürükleyici bir hikayeye sahiptir. Roberto De Angelis‘in çizimleri, hikayenin atmosferini güçlendirir ve karakterlere derinlik katar.


Bu öyküdeki Bay Jinx‘e gelirsek; sıralama olarak, Tanrıların Yiyeceği öyküsünden sonra, Bay Jinx Dönüyor öyküsünden önce yayınlandı. Jinx’in ilk öykülerinde öğrenmiştik Canlı Protein Bilgisayarını imal ettiğini. Bu bilgisayar ile, ölmüş olan Susan‘ı yeniden canlandırır. Suzan’ın babası çok zengindir ve tabii ki bu Jinx için önemli bir referansdır.

Öyküde Jinx’in 250 yaşından büyük olduğunu öğreniriz. Sürekli beden değiştirerek Nathan Never evrenine kadar yaşamış bu duruma göre. Daha önceki öykülerden çıkarak, bunun Bay Jinx için pek de imkansız olmadığını kestirebiliyoruz. Birde; Bay Jinx’in etrafında daima bir güzel kadın bulundurduğunu biliriz. Ama Senna, Jinx’in ortamını da, Nathan ortamına uydurmuş ve çok seksi kadın sayısını, arttırmış öyküde.


BAY JİNX DÖNÜYOR
Lal Kitap Özel seri 40/41. sayılar
Bonelli Almanacco 2002
Senaryo: A. Castelli/P. Morales
Çizimler: P. Morales/F. Grimaldi
Kapak: G. Alessandrini
İlk yayın tarihi. Aralık 2001

Öykü: ‘Sınırda Seyahat Acentesi’ sizi öbür dünyayla doğrudan tanışmaya davet etmekten mutluluk duyuyor! Elbette fiyatlar herkesin ulaşabileceği düzeyde değil ancak daha önce böyle bir deneyim yaşamamanın ne kadara mal olduğu göz önüne alındığında, yapılan harcamanın sonuca değmediğini söyleyemeyiz. Bu arada, ‘Sınırda Seyahat Acentasi’nin arkasında İyi Kalpli Yaşlı Marty Amca’nın (İKYMA) eskiden beri tanıdığı ve pek sevmediği biri var. Bay Jinx. Ölüler arasında geziler düzenleme fikri nereden çıktı? Ve hepsinden önemlisi, merhum Profesör Aldridge’in icat ettiği, bir ‘ruh alıcı/vericisi’ şemalarına nasıl ulaştı?
Özellik: Değişik bir öykü olmuş. Zaten Bonelli Almanak’larının bir özelliği de bu. Boşlukta kalmış ya da unutulmuş bazı temalara açıklık getirmek. Bu macera iç içe geçmiş üç ayrı zamanda geçen ve bir çok öykünün devamı olan bir macera. Hem geçmiş zamanda, hem şimdiki zamanda hem de bir Araf’ta geçmekte öykü. Bir çok öykünün devamıdır dediğimiz şu. İlk olarak okumakta olduğunuz inceleme olan Bay Jinx maceralarının devamıdır tabii ki.

Diğer taraftan da, iki ayrı öykünün de paralel olarak macerada devamını görüyoruz. Bunlardan ilki, daha önceki maceralarda zaman zaman rastladığımız, hatta daha sonraki öykülerde de rastlayacağımız Diana ve Prof. Aldridge‘in kahramanı olduğu öyküler. Diana’nın geçmişi. Hay Şeytan (153.sayı. İtalya 1994) öyküsündeki Baphomet putunu, ikinci öykü olan Diana Lombard’ın Gizli Hayatı (164/165. sayılar. İtalya 1995) öyküsünü de de görürüz.






Diğer bir taraftan ise bir ölü, intikam peşindedir. Hayat Ağacı ya da Mary Ann Ferguson (Martin Gigante 5. sayı. İtalya 1999) öyküsünün de devamıdır. Hayat Ağacı macerasının, Grigori Efimoviç isimli kahramanı, Mary Ann Ferguson‘dan intikam almak peşinde. Son olarak bu Jinx öyküsündeki ruh alıcı/vericisinin prototipini görürüz. Çok farklı hikayenin devamını birleştirmek gerçekten kaliteli bir öykü ortaya çıkarmış. Öykü, ölülerin ruhlarının nihai varış yerlerine gitmeden önce ikamet ettiği ara dünyaya geçiyor.




Öyküde, Hıristiyan dininin öteki dünyaya dair inançları arka planda yer alıyor. Bize bunu hatırlatan, ruhlar arasındaki farklar ve merdiven sembolizmi. Ölenlerin ruhları geri dönüp intikam alabilseydi gerçekte ne olurdu, ölülerin dünyasında dengeler bozulursa (sanki bu dünyada çok az sorun varmış gibi) ne olurdu? Daha sonra, güçlü olanın yasasının diğer dünyada da nasıl uygulandığını anlatan ilginç, biraz da mizahi bir öykü. Senaristler, hikayeyi sağlam bir zemine oturtmuşlar. Ara dünya hakkında bazı tezler ileri sürmüşler.

Bu öyküde Morales‘in hem yazarken Castelli ile, hem de Grimaldi ile yaptığı çizimlerde söylenecek neredeyse hiçbir hatası yok. Morales ile ilgili söylenecek çok şey var. Ama bu sefer değil çünkü yazı zaten çok uzadı.


ÇOKLU YAŞAM PROGRAMI
Lal Yeni 101-102. sayılar
Bonelli Editore 268-269. sayılar
Senaryo: A. Castelli/C. Chiaverotti
Çizimler: G. Romanini
Kapak: G. Alessandrini
İlk yayın tarihi. Temmuz-Ağustos 2004

Öykü: 24 saatlik gün, tüm işleriniz için çok mu kısa ve bazı şeylerden fedakarlık yapmak zorunda mı kalıyorsunuz? Aynı anda Tokyo ve Londra’da olmak ister misiniz? Karınızı seviyorsunuz ama sevgilinizi ihmal etmek mi istemiyorsunuz? Çoklu Yaşam Programı sizi dört farklı bireye ayırabilir, ancak Bay Jinx’le uğraşırken her zaman yüksek bir bedel ödersiniz. Macera, Bay Jinx’in bir kez daha yeraltı dünyasından izne ayrılarak, hoş bir şekilde geri dönüşünü anlatıyor. Ve bir kez daha zengin ve saf müşterileri imkansız bir hayalle baştan çıkarmaya hazır…
Özellik: Seri içerisinde Bay Jinx, gittikçe şeytani ya da Mefisto’vari (Tex’in Mefisto’su) bir kişiliğe büründü. Abartılmış ve takıntılı bir Martin Mystere düşmanlığı. Gerçi aynı Jinx takıntısını Martin’de de görüyoruz. Bu öyküde de; martin ve dostları dışında, Molly‘yi yeniden görüyoruz. Sonu Gelmeyen Anı ve Bay Jinx Dönüyor maceralarından tanıyoruz onu. Gerçi Molly’nin tipi, Sonu Gelmeyen Anı‘da farklıydı. Jinx’in parasını iç edip zengin olunca tipini değiştirmiş.
Öykü bir filmden ödünç alınmış gibi. Michael Keaton‘ın başrolünde yer aldığı 1996 yapımı komedi filmi Multiplicity (Çokluk). Harold Ramis‘in yönettiği film ülkemizde; Dördümüze Bir Eş ismi ile oynadı. Doug Kinney, Los Angeles’ta inşaatta çalışıyor ve işi yüzünden ailesi ile pek ilgilenememektedir. Bilimsel tesisin inşaatında çalışan Doug, insanları klonlamak için bir yöntem geliştiren bilim insanı olan Dr. Leeds ile tanışır, hatta klonuyla tanışır. Doug’un sıkıntılarına ilgi gösteren Dr. Leeds, Doug’u klonlar. Böylece klon Doug, iş yerinde çalışırken, orijinal Doug ise ailesiyle vakit geçirir.


Katil Everett Dwayne, özellik bakımından Roberto Raviola ya da bilinen ismi ile ünlü çizer Magnus‘un kahramanı olan Lo Sconosciuto‘ya (Bilinmez) çok benzemekte. Lo Sconosciuto, bir İtalyan çizgi roman serisidir. İngilizceye The Specialist (Uzman) olarak çevrilmiştir. Seri ve seriye adını veren karakter, Magnus , şarkıcı, yazar, aktör ve de çizer, Francesco Guccini ile birlikte yaratıldı. İlk olarak 1975’te yayınlanan seri, Magnus’un en büyük başarısı olarak kabul edilir. Son Sconosciuto hikayesi 1984’te yayınlandı, ancak ölen arkadaşı, çizer Franco Bonvicini‘ye ithafen, 1996’da başka hiç bir yerde yayınlanmamış bir öykünün kısa bir önsözü (ön çizimi) olarak yayınlandı. Magnus, Tex okurlarının da sevdiği bir çizerdir.






Unknow (Unknown yani bilinmez kelimesinin ‘n’ harfi olmadan, kasıtlı yanlış yazılmış hali), hayal kırıklığına uğramış, geçmişinin yaralarını unutmaya çalışan eski bir paralı askerdir. Cezayir ve Vietnam’daki Yabancı Lejyon‘un eski bir üyesi olarak, savaş tekniklerini ve silah kullanımını öğrendi. Vicdani bir krizinden sonra, dünyanın dört bir yanında başka türlü işler arayarak vahşetlerden kaçmaya çalıştı. Ancak kader onu yeni cinayetlere ve belirsiz uluslararası komplolara katılmaya zorlar.


Bay Jinx; sokakta bir kağıda grafiti yapan sanatçının resminin üstünden araba ile geçer. Sanatçının isminin Zeb olduğunu, eserindeki imzadan anlıyoruz. Gerçekte İtalya’da yaşayan Zeb; 2008’de, 42 yaşındayken ortadan kaybolmuştu. Sadece arabası, sahildeki bir körfezde bulundu. Hiçbir sebep yokken buharlaşıp yok oldu. Belki de kendini yeni bir gelecek bulma hayaliyle başka bir ülkede buldu. Ya da belki intihara meyilliydi, ya da artık hayatın zorluklarıyla yüzleşecek güce sahip değildi. Ya da birisi tarafından öldürülmüş olabilir. Zeb takma adını kullanan David Fedi‘nin bir takıntısı vardı; İtalyan çizgi romanlarının ‘kara’ kahramanı Diabolik‘in yüzünü her şekilde ve her perspektiften tasvir etme tutkusu. Zeb’in eserleri, grafik tasarımcı Enzo Facciolo, Modigliani, Dalì ya da Roy Lichtenstein arasında dengesini bulmuş, tuhaf sürrealist formlara köprü gibi. Resimleri hala oldukça yüksek fiyatlara satılıyor. Bu arada öyküdeki resme dikkat ederseniz, Martin Mystere olduğunu göreceksiniz.



GÖLGE DÖNÜYOR
Lal Yeni 194. sayı
Bonelli Editore 361. sayı
Senaryo: L. Mignacco
Çizimler: R. Torti
Kapak: G. Alessandrini
İlk yayın tarihi. Şubat 2019

Öykü: Yıllar önce New York yeraltı dünyasında, iki ölümcül yarı otomatik Colt 45’le gizemli bir intikamcının varlığına dair bir söylenti vardı. Uzun bir yağmurlukla, yüzü bandajlı, eldivenli ve koyu renk gözlüklü bir insan. Bunları çıkardığında, gölgesini yansıtsa bile aslında görünmezdi, tüyler ürpertici bir kahkahayla daha da tehditkar hale geldi. Hikaye unutulduktan bir süre sonra ‘Gölge’ şehir efsaneleri arasına girdi ve hatta çizgi romanların baş kahramanı haline geldi. İmkansızlıklar Dedektifi bile bunun bir efsane olduğuna ikna olmuştu, ta ki bir gün beklenmedik bir şey olana kadar…
Özellik: Dikkat ettiyseniz; bir önceki macera olan Çoklu Yaşam Programı öyküsü 2004 yılında yayınlanmıştı. Bu öykü ise 2019 yılında yayınlandı. Yani 15 yıl sonra. Bay Jinx 15 yıldır ortada yoktu. Büyük usta Alfredo Castelli neden böyle bir karakteri 15 yıl kullanmadı? Unuttu mu, sıkıldı mı? Düşük bir ihtimal olarak olabilir. Ama dikkatli ve sadık okuyucu fark etti ki, 2000’ler’den itibaren Castelli, yavaşça Martin Mystere konularını değiştirmeye başladı. Tarihsel, felsefi ve sanat merkezli, gerçek konulara alternatif sorular ve cevaplar arayan bir Martin Mystere sunmaya başladı bize. Evet; bu öykülerde Bay Jinx‘e çok da ihtiyaç yoktu zaten. Ve 15 yıl sonra; bu Jinx’li macerayı da, Castelli değil de Mignacco yazdı. Hatta Mignacco, öyküyü serinin başladığı 1982 yılından önceki dönemde, genç Bay Jinx ile başlatıyor.

Görünmeyen adam mevzusu; edebiyatı, sinemayı ve ÇR’ları hep meşgul etmiş ve yüksek izlenmeler almıştır. Martin‘de de böyle güzel öyküler izledik. Hele olaya Bay Jinx katılınca daha da ilgi çekici oluyor. Martin’de izlediğimiz son Jinx öyküsünün üstünden 15 yıl geçti. Ve de bu son öykü galiba. Son öykü olan, Çoklu Yaşam Programı‘ndan tanıdığımız birine rastlıyoruz. Meggan O’Brien bu macerada, hapisten çıkmış ve Bay Jinx‘e yeniden katılmış.

Martin Mystere maceralarından hatırladığımız iki iyi ve akılda kalan öykü var. Başka Dünyaya Ait (74/75. sayılar İtalya’da 1988) ve Görünmeyenin İzinde (86. sayı. İtalya’da 1997). Başka Dünyaya Ait öyküsünde, ABD ve Meksika’nın üzerinde karanlık bir tehdit beliriyor. Görünmez bir katil, yoluna çıkan herkesi acımasızca öldürüyor. Ve Martin bu kan zincirini durdurmaya uğraşıyor. Görünmeyenin İzinde öyküsünde ise; İçinde karmaşık bronz dişliler bulunan metal bir kutu üzerine. 1943 yılında ABD ordusu; Eldridge gemisini görünmez kılmak amacıyla çok güçlü bir manyetik alana maruz bıraktı. Gemideki denizciler için sonuçlar korkunç ve ölümcül oldu. Ama içlerinden biri hayatta kaldı ve tehlike yaratıyor.


Görünmezlik mevzusu üzerine çok eser üretildiğini söylemiştik. Edebiyat alanında H.G. Wells‘in Görünmez Adam öyküsü en bilinenlerden biridir. İnvisible Man. H. G. Wells’in 1897 yılında yayınlanan bir bilimkurgu kitabıdır. Kitap pek çok filme uyarlanmıştır. Kurgusuyla olduğu kadar, yaptığı eleştiri ve göndermelerle de önemli olan eser, toplumun kendine benzemeyen insanlara karşı olan tepkisini ortaya koyar. Görünmezliğin sırrını keşfeden bilim insanı Dr.Griffin‘in icadının kontrolden çıkışı anlatılıyor. Bu öykü ülkemizde de çeşitli yayın evleri tarafından basılmıştır.


Birde; Ucuz Roman serisi olarak 1931’den 1967’ye kadar basılmış 325 kitaplık Shadow (Gölge) dizisi vardır. Tüm bu romanlar Maxwell Grant, mahlası altında yayınlanmıştır. Kitapların çoğu Walter B. Gibson tarafından öykülenmiştir. İlk olarak radyo tiyatrosu olarak, 1930’da Gölge Detective Story olarak yayınlanmış. sonraki 20 yıl boyunca 325 hikaye ayda iki kez roman uzunluğunda Shadow Dergisi‘nde yayınlandı. Daha sonra da romanlar halinde yayınlanmaya devam edildi. Döneminde çok ilgi gördü. Bu serinin öykülerinden uyarlanan filmler, radyo oyunları ve tiyatro eserleri yayınlandı.


Sinema alanında ise en ses getiren film yine H.G. Wells‘in romanından uyarlanan filmdir. Görünmez Adam, 1933 yılında, James Whale‘in yönettiği, başrollerinde Gloria Stuart, Claude Rains ve William Harrigan‘ın oynadığı, Amerikan Bilim kurgu korku filmidir. Film, gizli bir deney sonucunda görünmez olan ve gözlerini koyu gözlüklerle örten, yüzü bandajlarla kaplı Dr. Jack Griffin’in hikayesini anlatıyor.


Öyküde bir araba görürüz. Amerikan arabası meraklılarının en sevdiği arabalardan olan, 1972 Buick Electra 225 Coupe (Kupe). Üç vitesli otomatik şanzıman ve sınırlı kaymalı diferansiyele bağlı 455ci V8 ile çalışan iki kapılı bir canavar. Coupe, Fransızca kökenli bir kelime olup, otomobil dünyasında sıkça kullanılan bir terimdir. Genellikle iki kapılı ve sportif bir tasarıma sahip olan araçları ifade eder. Coupe’lerin tavanı sabittir, yani açılamaz. Cabrio‘larda ise tavan açılabilir. Coupe modeli, güçlü motorları ve iyi yol tutuşları sayesinde yüksek performans sunar. Buick Electra modeli 1959’dan itibaren üretildi. Ve en son 1984’de son örnekleri sunuldu. Coupe modeli ise şimdiye kadar 175.000 adet üretildi. Electra 225‘ler 1971 ila 1973 model yıllarında sert tavanlıydı ve önceki dört kapılı sütunlu sedan varyantını ve üstü açılır arabayı ortadan kaldırdı. Şu andaki ABD fiyatı 20.000 ile 25.000 $ civarındadır.



Türkiye’de Basılmamış Maceralar
ROBOTLARIN GEZEGENİ
Bonelli Editore Yeni Renkli seri 9. sayı
Senaryo: A. Castelli, A. Artusi, D. Cajelli, G.Gualdoni
Çizimler: M. Francesco
Renklendirme: D. Rudoni, A. Musumeci
Kapak: F. Lucio
İlk yayın tarihi. Temmuz 2017

Öykü: Kıyameti Dünya’ya getirmeyi amaçlayan düşmanın gerçek yüzünü keşfeden ve Sergej Orloff’un ihanetine uğrayan Martin Mystere, çocukluğunda yazlarını geçirdiği eski evi olan Kızıl Ev’de uyanır. Burada onu endişe verici bir gerçek beklemektedir: Ailesi olan Mark ve Laura Mystere hala hayattadırlar ve çoktan yazılmış gibi görünen ve insanlığı ya da en azından bir kısmını kurtaracak bir geleceği sağlamak için ayrıntılı bir plana sahipler mi acaba?.
Özellik: Martin Mystere; Yeni Renkli Maceralar serisinin dokuzuncu cildi, bizi robotların yaşadığı bir evrene götüren ve Martin’in eski düşmanı Bay Jinx ile tanıştıran heyecan verici bir macera. Bu hikayede Martin, çocukluğunun geçtiği evde uyanır ve ebeveynlerinin hala hayatta olduğunu öğrenince şok olur! Ancak yolunda gitmeyen bir şeyler vardır ve çok geçmeden onların gerçek ebeveynleri olmadığını, onların suretlerinde ve benzerliklerinde yaratılmış robotlar olduklarını anlar. Burada eski düşmanları Kara Adamlar‘la karşılaşır ve baş düşmanı Bay Jinx‘in Dünya’yı yok etmeyi amaçlayan bir komplocu olduğunu öğrenir.

Bu kitabın ülkemizde basılma ihtimalinin imkansızlığı düşünülürse, spoiler vermekte sorun yok her halde. Konu, Martin Mystere‘nin maceralarının tipik unsurları olan zaman atlamaları ve boyutlar arası yolculukla dolu. Hikaye insanlığın doğası, yapay zeka ve gezegenimizin kaderi hakkında soruları gündeme getiriyor. Çizimler renkli ve dinamik, haliyle macerayı daha da ilgi çekici hale getiriyor. Bay Jinx, Martin Mystere hikayelerinde tanınmış bir karakterdir. Robotların Gezegeni‘nde onun rolü merkezidir ve onun varlığı macerayı daha da tehlikeli hale getirir.

Bu öyküdeki alternatif Bay Jinx, İmkansızlıklar Dedektifi’nin daha genç bir halinde ortaya çıktı. Burada Jinx geleneksel özelliklerine sahip, ancak kadim ve belirsiz kökenleri olan, her zaman farklı zamanlarda yaşayabilmek için teknolojik gelişmeleri kullanan bir tür iblis/otomat olarak tasvir ediliyor. Bu sayede atasının teknoloji konusundaki yeteneğini devralmış. Ölümsüz bir robot gibi.




BAY JİNX
Bonelli Editore Büyük Hikayeler serisi sayı 5
Senaryo: A. Castelli
Çizimler: G. Freghieri
Kapak: G. Freghieri
İlk yayın tarihi. Eylül 2022

Bu kitap da ülkemizde bu haliyle basılmadı, çünkü zaten basılmış olan ilk iki öykünün tıpa tıp aynısı (büyük konuşmayalım, belki de Freghieri çizimlerde bazı düzeltmeler yapmıştır). Zaman Sıfır ve Dorian Gray Operasyonu öykülerinden oluşuyor. Ama Freghieri usta yeni ve çok güzel bir kapak yapmış yeni baskı için. Biz de kapak için koyduk buraya.

‘BERBAT’ BAY JİNX
(Makale; Cristian Di Clemente tarafından, 2019 yılında, magazine uBC fumetti’de yayınladığı yazıdan özetlenmiştir)
Elbette; belli belirsiz şeytani görünüşü olan; sakal, kalın kaşlar, delici bakışları ile çok çekici bir ÇizgiRoman kahramanı. Eğer onun potansiyel bir müşterisi olsaydınız, parmakları ile bir puro yakarak sizi etkilediği için çok eğlenirdi. Doğa üstü bir şey değil, parmaklara yanıcı bir madde sürerek elde edilen bir sihirbazlık numarası, hepsi bu kadar mı? Hayır. Jinx sana anlattıkları nedeniyle bu kadar büyüleyici. Konuşma tarzıyla, canınızı sıkan bir probleminizi size anlatır. Eğer sizinle iletişime geçtiyse bunun nedeni profilinizi dikkatle incelemiş olmasıdır. Size sorunlarınızı çözmek için bir teklifi olduğunu söyler ve sizi muhtemelen renkli camlı lüks bir limuzinle yolculuğa çıkmaya davet ederdi. Henüz bilmiyorsunuz ama o noktaya ulaştığınızda geri adım atamayacaksınız. Yolculuk sırasında size gereken saygıyı ve en kaliteli hizmeti sunacaktır. Ve sizin için bilinmeyen varış noktasına ulaştığınızda, olası itirazlarını zaten incelediği en tereddütlü kişiyi bile ikna edecek bir hikaye anlatma yeteneğiyle, teklifi hakkında sizinle daha ayrıntılı olarak konuşacaktır.
Bay Jinx aslında bir tür modern ve teknolojik bir Mefisto’dur. İnsanın imkansız arzularını yerine getirebilen, ancak ona yönelenlerin ruhlarından çok paralarıyla ilgilenen biri. Jinx; başına bir şey gelmeden önce bile, her sorun için acil durum çözümleri olduğunu gösterdi ve bu sayede asla hapse girmedi. Örneğin, Jinx ilk kez beden değiştirdiğinde bunu tutuklanmayı önlemek için yapmıştı. Polis onu şakağına ateş ederek intihar etmiş olarak buldu. Ancak bu arada, kimsenin haberi olmadan, hafızasını yaşlı ve hasta bir adam olan müşterisi sanayici Rockford’un beynine kopyalanmıştı. O beyinde sadece birkaç yıl kaldı.
Bay Jinx’in bazı zayıflıkları yok değil. Örneğin etrafını güzel asistanlarla çevrelemeden edemiyor. Jinx’in onlara verdiği önem keyifli vakit geçirmek ve polis sirenleri çaldığında hiç tereddüt etmeden onları feda etmektir. Jinx’in bir diğer zayıflığı da Martin Mystere’e karşı duyduğu karışık duygular. Hayranlık ve nefret. Bu nedenle Jinx, icatlarının en tehlikeli ve gizli yönlerini İmkansızlıklar Dedektifi’ne, övünerek anlatmaktan kendini alamıyor. Ama bu bilgiler, her sonraki macerada başına bela oluyor.
Canlı Protein Bilgisayarı sayesinde elde ettiği ölümsüzlük, Jinx’i Martin Mystere’ninkinden yaklaşık iki yüzyıl sonra geçen Nathan Never bilim kurgu serisine de dahil etti. Karakterleri için ortak bir anlatı evreninin yaratılması ve bu tür geçişler, Bonelli Yayınevi’nde, bolca yaşanıyor. Castelli’nin fikrinden yola çıkarak bu özel yapım karşılaşmanın senaryosunu yazan Antonio Serra da, bu yöntemi ödünç aldı. Nathan Never serisinde Jinx ve Canlı Protein bilgisayarı’nın varlığıyla Nemo’nun kökenini açıklayabildi.
Çizgiromantik ekibi olarak Herkesi; Martin Mystere Bilgi Paylaşım Grubu’na bekleriz
https://www.facebook.com/groups/1629652880951726?locale=tr_TR
