
NEW YORK’A DÖNÜŞ
Lal Aylık 52-53. sayı
Orijinal. 258-259. sayı
Yazan. L. Mignacco
Çizen. R. Diso
Kapak. R. Diso
İlk Yayın Tarihi. Kasım-Aralık. 1996
Öykü toplam 192 sayfa


Öykü: Ve sonunda hedefe ulaştık. Mister No New York’a varır ve hemen iki ateşin arasında kalır. İtalyanlar, Japonlara karşı. Düelloları için Ishikawa ile bir anlaşmaya varmayı başarır. Tabanca’ya karşı tabanca. Japonların, İtalyan mafyasıyla savaşta olduğu ve Jerry’nin onu bulan ve onu Ishikawa’ya komplo kurmak için kullanmayı planlayan ajan Hiden’ı yanıltmaya zorlandığı karmaşık bir hikaye. Olay örgüsü içinde, aynı zamanda iki can düşmanının, belirleyici anı yaklaşırken, ruh halleri çok karışık. Ve bu da onları kabul etmeye hazır olduklarından çok daha fazla birbirlerine yaklaştırıyor. Mister No zorlu mücadeleye hazırdır…

MİSTER NO ve İSHİKAWA
Ama gelin başlangıca geri dönelim ve Yaşamayanlar Lejyonu’nun üyelerinin kim olduğunu ve onları neyin motive ettiğini açıklığa kavuşturalım. Lejyon, en azından klasik (yakuza) anlamda bir suç örgütü değildir. Japon ekonomisi çerçevesinde yaptıkları işlerin çoğu yasaldır ve zamanın ve hatta şimdinin birçok büyük şirketi gibi onların da gri bölgeye düşen iş projeleri vardır. Güç merdiveninde ne kadar aşağıya inerseniz inin, Ishikawa’dan Tsuhiru’ya kadar, oyunun kuralları da o kadar kirli olur. Bununla birlikte, Japon Samuray savaşçılarının kuralları olan Bushido‘nun eski kurallarına da saygı duyulmaktadır Lejyonda. Bireyin onuru, aynı zamanda grup organizasyonunun da onuru, tüm eylemlerin en önemli itici gücüdür.

Yaşamayanlar Lejyonu isminin, doğaüstü olaylarla hiçbir ilgisi yoktur, yalnızca eski Japonya’nın sonunu belirleyen İkinci Dünya Savaşı’ndaki yenilgiyle ve hayatta kalan sakinlerinin ‘cansız’ hale gelmesiyle ilgilidir. Yenilgiden kurtulmanın tek yolu onurlu bir ölümdür, geri kalan hiç bir şey gerçek hayat değildir. Gözden düşmüş ülkelerinin küllerinden ekonomik olarak doğmayı ve öncelikle Amerikalılar olmak üzere ezeli rakiplerine karşı ekonomik bir zafer kazanmayı kendilerine hedef olarak belirlemelerinin nedeni budur.

Ishikawa, gizemli organizasyonu ve dizideki en uzun kötü adam rolüyle yaklaşık yirmi hikayede karşımıza çıkıyor. Ishikawa, Mister No‘nun ikinci kişiliğidir. İntikam peşinde koşan sıradan bir adam. Ancak düşmanını asla sırtından vurmayan. Çatışmaları 1943’ün başında, gururlu Japonların çoğunun yenilginin utancıyla yaşamak yerine intihar ettiği Guadalcanal’da başlıyor. Bay No geldiğinde Ishikawa tam da seppuku (ritüel intihar) yapmak üzereydi. Kısa süre sonra Ishikawa’nın yaralanıp yakalandığı bir çatışma çıkar. Bir adamın hayatına damgasını vuran bir olay, bir başkası içinse zar zor hatırladığı önemsiz bir savaş olayıydı.
Ishikawa, destan ilerledikçe okuyucularda giderek daha fazla sempati uyandıran bir karakter. Mafyayla olan çatışmadan zaferle çıkması için onu desteklemeden edemiyoruz. Bu duygu, iki düşmanın bir kez daha işbirliği yapmak zorunda kaldığı finalde daha da yoğunlaşıyor. Mister No ile düellodan önce, iki savaş gazisi arasındaki ilişki, sonunda derin bir karşılıklı saygıya dönüşüyor ve eğer farklı koşullar altında tanışmış olsalardı, kesinlikle gerçek bir dostluğa dönüşecek olduğunu anlıyoruz. Bu konuyla ilgili bir şeyi zaten Sydney Pollack’ın kült klasiği ‘Yakuza‘ da (1974) görmüştük. Eğer izlemediyseniz kesinlikle izlemelisiniz.

LUİGİ MİGNACCO ve ROBERTO DİSO
Mignacco, Mister No/İshikawa çatışmasıyla birlikte, Mafyayı ve CİA’yı yeniden ortaya çıkardı. Yeni karakterler getirdi ve Shona’yı tekrar oyuna soktu. Geçtiğimiz ayların tüm olay örgüsüne yeniden farlarını tuttu. Finalin ilk bölümünü ustaca bir hikayeye ile kapattı. Mignacco, önümüzdeki aylarda işe yarayacak konuları tek bir hikayede harcamamak için, bir anti-kahraman olan Jerry Drake ile İshikawa arasındaki nefret/saygı/hayranlık/uyumsuzluk ilişkisine dikkat çekiyor. Ve Ishikawa’nın, o kadar da kötü olmayan, kötü adam portresini öne çıkarıyor. En azından klasik kötü adam kurallarına göre.
İlk öyküde, okuyucunun dikkatini iki kahraman arasındaki düellodan uzaklaştırmak için kusursuz bir oyalama yöntemi kullanıyor. Lejyon ve Mafya arasındaki savaş, Lejyonun kendi içindeki gerilimi, Mafyanın kendi iç ayak oyunları, Fransız katil Leon, Frank ve Tony itişmesi, ve taksi şöförü Angela gibi. Bunu o kadar başarılı şekilde yapıyor ki, ne beklenen düellonun gerilimi kayboluyor, ne de bizi sıkıyor.

Roberto Diso, belirgin elmacık kemiklerine sahip insanları, neredeyse sayfanın dışına fırlayan figürleri, her zamanki karakteristik yüzleri ve dinamik, alışılmadık bir perspektiften yapılan çizimleri ile tanıdığımız bir usta. Roberto Diso’nun zorlu çalışması 188 sayfadan oluşuyor. Usta bir kez daha hayranlarını hayal kırıklığına uğratmadı. Özellikle Central Park’taki sekans, güzel ve dinamik. Diso’nun bu öyküde biraz zorlanmış olması muhtemel. Yetiştirmek zorunda olduğu sayfa sayısı çok ve Diso artık genç değil. Bu öyküyü çizerken 64 yaşında idi. Sonuçta çok süper çizimlermiydi? Belki muhteşem değil ama yabana atılacak yada hakkı yenecek kadar da değil. Ustalık böyle bir şey işte. Ancak olumlu yanları olumsuz yanlarından çok daha ağır basmakta. Hızlı hareketlere rağmen karakterleri hala enerji yayıyor, hatta en küçük duygu bile yüzlerinden okunabiliyor. Ayrıca iki kapak da, grafik olarak albenili ve merak uyandırıcı.

JAPONLAR ve İTALYANLAR
Ishikawa’nın Lejyonerlerinin aksine, Mafya üyeleri az gelişmiştir, öyküde. İlk başta eğlenceli olan ancak kısa süre sonra yalnızca ÇizgiRomanlarda var olabilecek saçma karakterlere dönüşen komik ikili Frank ve Tony. Tek satırlık cümleler ile hızla ezberlenecek konuşmalar. Ama uzun bir dizide sıkılacağanız karakterler. Ama bu konuşmalar, Frank ve Tony‘yi diğer meçhul gangsterler kalabalığından ayırıyor. Ancak bunları öne çıkarmak bir İtalyan yazar tarafından konuşturulunca ciddiyetini kaybetmesine neden oluyor. Mignacco’nun, tüm İtalyanların gangster olduğu (hatta Mister No’nun sevgilisi Angela’nın bile) ve tüm Asyalıların zeki, soğuk ve düşmanca davrandığı geleneksel Amerikan, ırkçı ve etnik inanışının tuzağına düştüğü düşünülemez. Mignacco bu görüşü alaya almış gibi. Sanki biraz da Tarantino’ya göz kırparak.

Ölümsüzler Lejyonu’nun karargahı Japonya’nın Kobe şehrinde bulunmaktadır. İlginç bir detay, çünkü günümüzün en büyük yakuza ailesinin oturduğu yer de orada bulunuyor. Dolayısıyla Lejyon, New York’ta İtalyan mafyasına karşı savaşı kaybetmeye başladığında, yurttaşlarından, yardım gelir.
DETAYLAR ve GÖNDERMELER
New York’a Dönüş (Lal Aylık 52) kitabıyla, 3. sayfa değişti ve yerine Diso’nun hazırladığı yeni ön sayfa konuldu. Burada, Mister No’nun yavaşca yürüdüğünü ve arkasında New York’un siluetini görüyoruz. Bu İllüstrasyon ile, New York maceralarının başladığını anlıyoruz.


Mister No’nun Manaus’tan New York’a olan yolculuğu sırasında kullandığı tüm takma isimleri hatırlayalım. Jed Simmons (Lal Aylık 36-37), Dr Dave Willdome (Lal Aylık 39), Jack Davidson (Lal Aylık 40), John Shelby (Lal Aylık 41).
Sayı 52. sayfa 23. Shona eve girince onu bağlayanların isimleri; sarı, kahverengi, turuncu, pembe ve mavi’dir. Bu isimleri sinema meraklıları hatırlar. İşleri bittikten sonra sokakta yürüdükleri sahne ‘Rezervuar Köpekleri’ (1992) filmine göndermedir.


Sayı 52. sayfa 25. Yıl 1938. On altı yaşındaki Jerry Drake, Buffalo’ya bir bilet alır ve New York’tan ilk kez ayrılır. David ‘Noodles’ Aaronson (Robert De Niro) aynı şekilde Buffalo’ya bilet aldığı ‘Bir Zamanlar Amerika’ (1984) filmine bir gönderme. Noodles önümüzdeki 35 yılını Buffalo’da geçirecektir. Mister No için ise bu, ömür boyu sürecek maceraların yalnızca başlangıcıydı. Jerry’nin gençliğine dair ayrıntıları ‘Bir Zamanlar New Yorkta’da (Maceraperest Maxi sayı 4) okuyabilirsiniz. ‘Genç Bir Amerikalı’ (Maceraperest Maxi sayı 5)’da ya da aynı öykünün yeni basımı olan ‘Gençlik’ (Lal Kitap Özel 1. sayı) de ise sözü geçen sahneyi okuyabilirsiniz.


Sayı 52. sayfa 43. New York’ta taksi şoförü olarak çalışan Angela ile tanışıyoruz, amcasının New York’un en büyük mafya ailesinden Don Salvatore Corsese olduğunu daha sonra öğrenmeseydik bu pek de tuhaf olmazdı. Angela, ‘Pulp Fiction’ (1994) filmindeki kadın taksi şoförü Esmarelda Villalobos karakterinden esinlenerek tasarlandı ve adını da karakteri canlandıran oyuncu Angela Jones’tan aldı.


Sayı 52. 63. sayfa. Mafya en iyi tetikçiyi, Marsilya’dan Leon Cavaliere’yi işe alır. Luc Besson’un klasik filmi ‘Leon: The Professional’ (1994)’e gönderme yapılıyor. Gerçi sadece ismi kullanmış, tipi hiç benzemiyor.


Sayı 52. sayfa 76. Ishikawa katanasını yani Kaze Akai’yi (Kızıl Rüzgar) sergiliyor ve bu serinin başlangıç öyküsünün isminin neden ‘Kızıl Rüzgarlar’ olduğunu anlıyoruz.

Sayı 52. 84. sayfa. Mister No’nun Havana’da ‘Casablanca Cafe’ öyküsünde (Lal Aylık 16) tanıştığı ve sonra ‘Tehlikeli Oyunlar’da (Lal Aylık 39) rastlaştığı. CIA ajanı eski tanıdık Hiden’in dönüşü. Hiden, New York’a geri döndü ve şu anda Yaşamayanlar Lejyonu ile ilgileniyor.


Sayı 53. 9. sayfa. İtalyan gangsterler ‘The Goodfellas’ (Sıkı Dostlar) kulüp restoranında toplanıyor. 1990 yapımı, Martin Scorsese’nin efsanevi filmine selam gönderiliyor.


ÖYKÜ’DEN SONRA ARKADA KALAN SORULAR
İshikawa gerçekten öldümü?
Kruger’e ne oldu?
Phil Mulligan nereye gitti. Neden birden ortadan kayboldu?
Hiden, Jerry’nin ihanetine nasıl tepki verecek?
Angela’ya ne olacak?
Mister No’nun mektup yazdığı, gizemli karakter kimdir ve Jerry neden veda mektubu yazmıştır?
Manaus’ta Mister No’yu bekleyen gizemli adam kim kim?

