


TEX ve KADINLAR
(Bu yazı, Çizgi Düşler tarafından yayınlanan Tex yeni seri 8.cilt (Orijinal 619-620) önsöz yazısı olarak yayınlanmıştır).
Orhan BERENT
Ocak 2015
Sevgili dostlar,
XIX. yüzyılın western dünyasında kadınların erkek nüfusa oranla daha az olması nedeniyle onlara karşı işlenen suçların acımasızca kovuşturulduğu bilinen bir gerçektir. Elbette evangelist anlayışta squaw’ların yeri yoktu, ama beyaz bir kadının namusuna el uzatmak öyle her babayiğit haydudun cesaret edeceği bir şey değildi. Fakat yine de vahşi batının o görkemli anarşi devrinde, kutsal ailenin en büyük temel taşlarından olan nisa taifesi, yani kadınlar da kimi zaman özellikle kaçırılma veya alıkonulma gibi suçlara sık sık hedef olabiliyordu. Kahramanımızın ilk serüvenlerinde Meksika topraklarında turlarken karşılaştığı ikinci kadın olan Joan Sheffield de tipik bir kaçırılma öyküsünde başrolü oynuyordu. Teks onun babasını yanmış çiftliklerinde direğe bağlı bir vaziyette ölmek üzereyken bulur. Kızı El Diablo adlı bir Meksikalı tarafından kaçırmıştır. Ayrıca bu serüvende Teks’in Meksikalılara baskın yaptığı bölümde, birinci maceranın ilk karesindeki Teks’in duruşu aynen korunup iç mekâna raptedilmiştir. Maceranın bir başka özelliği de Teks’in kanun kaçağı olduğu halde gizli servise yardım etmesidir. Zaten bir önceki macerada da aranan bir suçlu olduğu halde askerlere yardım etmişti. Anlaşılan düzenin dışında kendi kanununu uygulayan bir maceracıyken sürekli düzenin içine çekilmek Teks’in fıtratında vardı.

Uzatmayalım, kahramanımız El Diablo ve çetesiyle mücadele eder, Joan’ı kurtarır, çeteyi dağıtır ve reislerini öldürmek amacıyla girdiği sığınakta da karşısına kim çıkar dersiniz? El Diablo’nun kızı Florecita! Bu kadının özelliği kahramanımızın karşısına çıkan ilk kötü kadın olmasıdır. Hatta alt alta üst üste dövüştüğü ya da güreştiği mi diyelim, çünkü Teks asla bir kadına vurmaz, karşı cinsten ilk varlıktır. Teks yine bu maceranın bitiminde Herbert Marshall’la tanışıp rangerlere katılır, ilk defa Kit Carson’la karşılaşır vesaire. Bu bakımdan önemli bir maceradır da.

Fakat olaylar bununla bitmez. Meksika topraklarından dönüşte haydudun kızı Florecita’nın başka bir adam tarafından kaçırıldığını öğrenir. Teks yardımseverliği işte. Bu kez de o çete kurup insanların hayatlarını mahvetmiş zalim adamın kızını kurtarmaya koyulur. Lakin geç kalır, çünkü onu kaçıran adam da kazayla kızı öldürmüştür. Evet şimdi hazırsanız eğer, Teks’e aynı anda iki kadının da abayı yaktığı meşhur maceraya geçebiliriz.

Teks onu gizli servise tavsiye eden Jeff’in öldürüldüğü Silver City’de ortalığı birbirine katar. Hatta bu olay kasabanın gazetesinde de yer alır. Yazan kişi ise matbaacının kızı Joan’dir. (G.L. Bonelli kadınlarda Joan ismini çok seviyor olmalıydı ki geçen serüvendeki talihsiz kızın da adı Joan’dı.) Babası ise gazeteci kimliğinin yanı sıra aynı zamanda kasabadaki kanun dışı olayları rangerlere fısıldayan bir nevi casustur. Teks her zaman olduğu ve ileride sık sık yapacağı gibi kasabayı kanunsuzlardan temizlemek için kolları sıvar, matbaacıyla işbirliğine girer. Fakat daha ilk buluşmalarında matbaa saldırıya uğrar ve Teks silahlarını konuşturmak zorunda kalır. Ortalık yerde yatan cesetlerle salhaneye dönmüştür. Bu durum matbaacıyı bile ürkütür. Hatta barışçıl bir entelektüel olan Joan da kendilerini matbaanın yıkımından ve linç edilmekten kurtaran Teks’e karşı neredeyse haydutların tarafını tutar gibi tavır alır, bu kadar fazla kötü adamın öldürülmesine isyan eder. Fakat babası Teks’in yanında olunca o da çaresiz durumu kabullenir. Babası kendisini ikna edince bu kez da haydutların barına bir ziyaret yapmak isteyen Teks için endişelenir ve ona dikkatli olmasını söyler. Bu kez de Teks’in esprili bir cevap vermesine sinirlenir, arkasından onu sokak serserisine benzetir. Kadınların anlaşılmaz durumları işte. Zaten Teks de bu mızmızdan sonra gerçek bir vamp olan salon sahibesi Maria Gold ile tanışacaktır. Devam etmeden önce sadık okuyucularımıza şunu salık verelim: Aman elinizdeki Teks koleksiyonun kıymetini bilin.

Zaman zaman dönüp bu ilk maceralara göz gezdirmek inanın çok zevkli. Bunu söyledikten sonra ikinci Maceraperest Çizgiler cildinde yayınlanmış olan olaylara ve kahramanımızın Maria’ya yaptığı kurlardan sonra çıkan kavgaya geçebiliriz. Başta dediğimiz gibi bu serüvende iki kadın da Teks’e vurgundur. Hatta Maria Gold bir haydut tam Teks’i vuracakken göğüslerinin arasından çıkardığı bir Derringer ile onun hayatını kurtarır. Derringer denilen de meşhur ufak tabancalardan, bilirsiniz. Anca bir kadının göğüslerinin arasına sığacak cinsten. İşte bu kareler sonraki yıllardaki basımlarda sansürlenmiştir. Onu da yeri gelince anlatacağız. Fakat bitirmeden önce son bir şeyi hatırlatalım. Maria Gold, çetenin reisi Lowett’in sevgilisidir ve maceranın sonlarına doğru ona bir kez daha ihanet edip kurulan kumpası rangere haber verir. Serüvenin nihayetinde Willer tek başına çeteyi yok eder. Fakat ağır yaralanmıştır. İki ay kadar Silver City’de kalır. Ona bakan, encamı için gözyaşı döken, hatta düpedüz âşık olan ise matbaacının kızı Joan’dır. Kahramanımız iyileşince bakıcıları olan matbaacı ve kızına veda eder. Zavallı kız Teks’in arkasından bolca gözyaşı döker. Maria Gold ise… Sahi ona ne olmuştur? Bu kısma hiç değinilmez hikayede. Belki de uğruna kurulu düzenini yıkıp sevgilisine ihanet ettiği Teks’i unutmak için manastira kapanıp tövbekar olmuştur. Olmalı da! Yeni tanıştığı bir adamın uğruna, tikir tıkır işleyen düzenini dağıtacak böylesine bir fedakarlıktan sonra eline hiç bir şey geçmediğini düşünürsek, rahibelikte karar kılması akla daha yakın geliyor.




