Bir süredir, bir roman üzerinde çok konuşuluyor ;
‘’ÜÇ CİSİM PROBLEMİ‘’ !!
Hazırlayan: eankara

İlk olarak Çin dergisi Science Fiction World‘de tefrika edilen ( 2006 ) bu romanın konusunun bir çok açılım alanı var ; bilim ( fizik, matematik, astronomi vs. ), bilim kurgu ( öyle bir bilim kurgu dünyası kurulmuş ki, bu oluşturulan dünyanın nesneleri olan terimlerin anlamlarının açıklanması için ayrı bir sözlük oluşturmak gerekiyor !! ) , sanat ( yaratılan bilim kurgu evreni, eserden uyarlama filmlere bakacak olursak kostümlerden başlayıp , iç ve dış mekan tasarımlarına , efektlere kadar geniş bir sanat alanı ). Tüm bunların yanında, digital dünya nimetlerini es geçmemek gerekir.



Romanda anlatılan digital oyun sahnelerinin oluşturulması, özellikle uyarlama dizi sahnelerinde zengin görsellik ile göze çarpıyor. ( Doğrusu, Çin yapımı dizide ikili sayı sistemini – binary cebir -, ordu askerleri üzerinden anlatan öyle bir sahne var ki , bana göre tam bir görsel şölendi. )

Kuantum mekaniğinden, nanoteknolojiye, oradan yapay zekaya kadar bir çok şey hakkında uzun teknik açıklama pasajlarıyla dolu, zor bir bilimkurgu. Ayrıca zaman zaman romanda çevrimiçi video oyunu içine sürüklenilen dünya, bir bakıma metafizik özellikler taşımakta.

Ancak, yazar Cixin Liu, tüm bu roman atmosferini ilginç karakterler ve güçlü bir aksiyon-gerilim omurgasıyla desteklemiş.

Montana Eyalet Üniversitesi öğretim üyelerinden Profesör Dr. Hua Li, Liu’nun 1963’te, Kültür Devrimi’nin başlamasından sadece üç yıl önce doğduğunu söylüyor. Yani, bu dönem, bilim adamlarının, yazarların ve diğer entelektüellerin karşı-devrimci olarak suçlandığı ve “düşünceyi yeniden şekillendirmek” için çalışma kamplarına gönderildiği bir dönem. Hua Li, Parti propagandası bir yana, bu süre zarfında çok az literatür yayımlandığını ve bilim kurgu yazarlarının çalkantılı siyasi durumla başa çıkmasının çok zor olduğunu söylüyor. Hua, “Ortak motif tabuydu” diyor. “Örneğin, Mao döneminde Marksist-Leninist doktrin, evrende uzaylıların olası varlığına ilişkin hiçbir hüküm sunmamıştı.”

Hua, teknolojik yenilik ve bilimsel hırsın yozlaşmış Batı kapitalizminin ürünü olarak ilan edilmesiyle, “Çin bilim kurgusu 1960’ların başından 1976’ya kadar hareketsiz kaldı” diyor. Ancak Üç Cisim Problemi‘nin dipnotunda da belirtildiği gibi, altı yaşındaki Liu Cixin, Nisan 1970’te Çin’in ilk yapay uydusunun gökyüzünde süzülüşüne tanık olduktan sonra “tarifsiz bir merak ve özlemle” etkilenmiş.

Liu Cixin bol ödüllü bir yazar. Çin’in Galaxy Ödülü’nü dokuz kez kazanmış. Üç Cisim Problemi adlı romanıyla 2015 Hugo Ödülü’nü ( bu ödülü alan ilk Asya’lı yazar ), yanı sıra Ölümün Sonu romanıyla 2017 Locus Ödülü’nü almış.

Romandan , son zamanlarda bu derece popüler olmasından aylar önce haberim olmuştu. Yazılarını ilgiyle okuduğum, Boğaziçi Üniversitesi öğretim üyelerinden Prof. Cem Say , gazetedeki köşe yazısında; ‘’ fikirlerine güvendiğim arkadaşım bana – Üç Cisim Problemi – isimli bir roman önerdi, en yakın zamanda okuyacağım ‘’ diyordu. Roman , zaman içinde tam tabiriyle ‘’patladı ‘’!! Öylesine, talep gördü ki , Netflix ortamında sonuçta dizi oldu.

Romanların yazarı Cixin Liu ile yapılan çok sayıda röportaj okudum. Bunların arasında, ismi çok duyulmuş olan, dünyaca ünlü yayın organları var. New Yorker, The Guardian , Jstor, Spektrum, Deutsche Welle, BBC gibi. İstisnasız olarak tümünde Çin’deki kültürel gelişme, bilim kurgunun Çin’deki yeri, Ferma Paradoksu açısından değinilen konunun paralelliği gibi farklı konulara değinilmiş. Ama, edebiyat alanı, Liu’nun romandaki edebi yeterliliği, anlatım özellikleri gibi konulara fazla yer verildiğini görmedim. Liu, ufak yaşlarından itibaren H.G. Wells başta olmak üzere bilim kurguyu çok sevdiğini ( ilgisi ilkokul öğrencisiyken başlamış ) , Tolstoy’un Savaş ve Barış’ının kendisini en çok etkileyen eserlerden olduğunu anlatmış. Hatta, bir röportajında Savaş ve Barış’ı yeniden okumaya başladığını söylüyor.

Tolstoy‘un yarattığı tarihi dünyanın panoramik bütünlüğünden bahseden Liu, adeta kendisini bunaltan derinliğin söz konusu olduğunu görmüş. Liu, yerinde bir saptama yaparak , daha doğrusu aldığı onca ödüle ve popüler olmasına rağmen, bir gerçeğin altını çizerek şöyle söylemiş; ‘’ Daha yeni çalışmalarımda her zaman Tolstoy’un Savaş ve Barış kitabının yankıları ve gölgeleri vardır . Ama, bana göre bunlar çok ama çok düşük seviyeli taklitler, Tolstoy’un derinliğiyle boy ölçüşmeye yetmezler. ‘’

Ay Kolonisi Masalları (1904 – Huangjiang Diaosou) gibi ilk eserlerden itibaren , Çin edebiyatının bilim kurgu alanındaki gelişmeler, tarihin en zorlu dönemlerinde bile asla durmadı. Çin’de Liu Cixin’den önce, modern gezegenler arası kurgulara öncülük eden Zheng Wenguang, Tong Enzheng ve Ye Yonglie gibi yazarlar geliyor. Zamanla, uzay araştırmaları ve navigasyon hikayeleriyle tanınan Wang Jinkang, Han Song ve Ling Chen gibi çağdaşların adları bu alanda duyuldu. Gittikçe farklılaşan kurgular yaratan birkaç kuşak genç yazar sonrası, 1960’ların sonlarına doğru Liu Cixin’in kendisi de dahil olmak üzere, günümüzde adları çokça duyulan yeni dönemin ilk kuşağı oldular.

Liu Cixin, Bilim Kurgu konusunda Çin için şunları açıklıyor;
‘’ Tüm edebi türler arasında Çince ile en yakın bağlantıya sahip olanı Bilim Kurgu’dur. Hayallerimiz, Çin’in geleceğe bakış açısını açığa çıkarıyor ve buna tanıklık ediyor. Uzayın genişliğine olan özlemimiz ve her gün olup bitenler modern toplumun ufuklarını genişletiyor. Fakat bir o kadar önemli olan bir şey daha var ; Çin’in bilim kurguya artan katkısı, Çin’den insan uygarlığına katkının aynası. ‘’

Ancak, romanın Taocu ve Konfüçyüsçü felsefelerle olan ilişkisine kadar görülen bir ‘Çinliliği’ olsa da , Çin bilim kurgusunun gelişiminde, Verne ( özellikle ‘’ Dünyanın Merkezine Seyahat ‘’ romanı ) , Wells, Asimov ve Clarke’ın çevirilerinin önemli etkisi olduğu unutulmamalı.

Liu’nun İngiltere’deki yayıncısı Nic Cheetham, burada ilk yayınlandığında, Londra’daki bir kitapçıda yazarla imza gününe kimsenin gelip gelmeyeceğinden emin olmadıklarını hatırlıyor. “Mağazaya vardığımızda, çoğunluğu Çinli öğrenciler olmak üzere yüzlerce kişi imzayı bekliyordu” diyor.


“Liu’nun yanında onu Çin televizyonunda bir belgesel için çeken bir film ekibi vardı. Çin’de ne kadar büyük olduğunu, ancak o zaman anladık . Liu, orada bir rock yıldızı gibi.”

Üçlemeyi okurken Liu’nun anlatım tarzı açısından, daha çok benzetmelere dayanan, bir çok bilimsel terimi içermesine rağmen, bir yandan okurun merak duygusunu hep canlı tutmaya çalışan, diğer yandan birbirinden bağımsız gibi görünen onca olayı ustaca kurgu ile birleştiren yazar olduğuna tanık oldum. Yaptığı bazı benzetmeleri çok beğenmiş olmam, ilgili cümleleri tekrar okumama neden oldu. Üçlemenin dilimize çevirisi konusundaki açıklamalar da ilgimi çekti. Açıklamalara göre, ilk iki cilt direkt olarak Çince’den, üçüncü cilt ise İngilizce’den çevrilmiş.
Liu’nun bilim kurgu konusuna bakış açısını anlamak için, onun bir anlatımına kulak vermek, sanırım en iyi şey olacak.

Ünlü yazar, şöyle demiş;
‘’ Elbette bazı yazarlar gerçekliği alegorikleştirmek, gerçekliği eleştirmek ve gerçekliği temsil edip yansıtmak için bilim kurguyu veya fantezi unsurlarını kullanacaklardır. Bu tür bilim kurgu, Çince’de özel bir isim kazandı. Çinli eleştirmenler bunu “bilim-fantezi gerçekçiliği” olarak etiketlemeyi seviyorlar.
Ama ben bu yaklaşımla, gelenekle, eğilimle ilgilenmiyorum. Gerçeği alegorikleştirmek, eleştirmek ve temsil etmekle ilgilenmiyorum. Benim için bilimkurgunun en değerli olan yanı, tamamen hayal gücüne dayalı bir dünya kurabilmemizdir.
Her şey tamamen havada. Bu tür fantastik hayal gücü, bilim kurguyu sevmemin nedenidir. Bir tarihçinin insanlarla diğer türler arasındaki farkın, bir şeyler inşa etmek için hayal gücümüzü kullanma yeteneğimiz olduğunu söylediğini hatırlıyorum. Aslında hayal gücünün bir tür olarak evrimimizde oynadığı rol göz önüne alındığında, gerçek olmayanı yaratmak, yapay zekayı aşabileceğimiz tek yetenek olabilir. ‘’
Doğrusu, bu anlatımı çok değerli buldum. Liu Cixin’in , günümüz modern bilim ortamının terimleriyle donanmış olan hayal dünyası, farklı biçimlerde günlük hayatımıza konuk oldu. Roman, film, dizi film iki farklı uyarlama olarak ) , manga, anime , çizgi roman, digital oyun aklıma gelen alanlar. Her geçen gün, dünya medyasında farklı ülkelerde Cixin’in yeni bir röportajına rastlıyorum ve onları da okumak durumunda kalıyorum !! Tüm bu alanlara , romanı konu edinen youtube bilim videolarını da eklemek gerekir.

Romanın yapısına baktığımda , tüm dünyada bu roman için yapılan tanımı göz ardı etmemek gerektiği kanısındayım, yani ‘’ sert bilim kurgu ‘’ ! Bu tanım, bilimsel ve mantıksal doğruluğun , amaçlandığı bilim kurgu türü için kullanılıyor. Dan Brown romanlarında, tıpkı Martin Mystere maceralarında görüldüğü gibi, gerçek hayatta var olan , ama nedeni ya da bizzat kendi varlığı kanıtlanamayan gizem konularını görmüştük. Liu Cixin, bu romanında bilimsel olarak kanıtlanmamış ‘’ Üç Cisim Problemi ‘’nin ağırlıklı olarak kullanıldığı , ama bunun yanında kaos teorisinden , ekolojiye, Big Bang teorisinden Büyük Hadron Çarpıştırıcısı’na bir çok konuyu ele almış. Üstelik, Cixin tüm bunları yaparken, sadece günümüz ortamında değil, tarih sürecinde değinerek, okura oldukça geniş bir bilim tarihi alanı sunmuş.

Romanı , daha doğrusu roman üçlemesini okurken bir eksikliğe takıldım, ‘’ keşke olsaydı ‘’ diye düşündüğüm. O da, açıklamalarla ilgili dip notları. Umberto Eco’nun ‘’ Foucault Sarkacı ‘’ romanını okurken, çok sayıdaki dip notları dikkatimi çekmişti, bu özelliğe hayran olmuştum. Cixin’in romanlarını okurken, doğrusu bu özelliği aradım. Ancak, entelektüel seviyesi yüksek okurların kavrayabileceği bazı kavramların, romanı okuyan tüm okurlar için anlaşılır olduğu konusunda tereddütlerim var. Kimi yayın organları, bu özelliği ‘’ Youtuber’lara atılan pas ‘’ olarak değerlendirmiş, nitekim sonuçta aynen öyle olduğunu görüyorum. Ama, bence bu görev yazarın olmalıydı.
Bilimsel konulara meraklı olanlar için romanı, aksiyon konularına meraklı olanlar için anime versiyonunu, duygusal tonlara ağırlık veren okurlar için özellikle dizi film uyarlamasının Çin versiyonunu, Uzak Doğu çizgi roman dünyasına meraklı olanlar için manga versiyonunu ( romanın manga versiyonu 90 cilde yakın ve nette bulunabiliyor, ama belirli cilt sayısından sonrasını para karşılığı yapmışlar. )



Anlaşılan, yapımcı Tencent firması ile yayını gerçekleştiren Yen Press firması bu konularda dikkatli. ) öneririm. Çok kısa olarak manga uyarlaması konusunda, eserin ruhuna uygun, heyecanlı sahneleri ön plana çıkaran, çizim ve renklendirmesiyle özenli bir yapının ortaya çıkarılmış olduğunu söylemeliyim. Dizi uyarlamalarına gelince ; Netflix yayını uyarlamasında Cixin’in romanında olmayan bazı karakterleri, üstelik ‘’ dünya kurtarıcısı ‘’ olarak diziye taşımak, yani bir bakıma bu alana da siyaseti karıştırmayı ( romanda olmayan bu duruma yazar nasıl izin vermiş anlayamadım ! ) , çok yanlış bir uygulama olarak görüyorum . ( Tüm bu yazdıklarıma rağmen, 21 Martta gösterime giren dizi, izlenme sayısı açısından anında 1 numaraya yükseldi ) .

Dizinin yayın hizmeti verilen 92 ülkede ilk 10’da yer aldığı belirtiliyor. Bu dizi için Benioff-Weiss ikilisi 2019’da platformdan 200 milyon dolarlık bütçe onayı almış. Dizide, Game of Thrones’un yaratıcıları DB Weiss ve David Benioff’un yanı sıra True Blood dizisinden Alexander Woo‘nun da yer aldığı açıklandı. Yapımcılar; ‘’ tüm hikayeyi anlatmak için en az üç, belki de dört sezona ihtiyacımız var.’’ diyorlar. Gördüğüm yanlış uygulama nedeniyle dizinin Netflix versiyonunu sonuna kadar izleyemedim, ama 30 bölümlü Çin yapımı diziyi izledim.

Dizinin Çin yapımı versiyonunda, yazara sorularak romanın başındaki, şiddet içeren Çin Kültür Devrimi sahneleri diziden çıkarılmış. Bu sahnedeki olaylara , yüzeysel olarak dizinin ortalarında değinilmekle yetinilmiş. Zira, söz konusu romandaki sahneler, Çin’i farklı düşünceyi savunanlar olarak ikiye bölmüş. Dizi uyarlaması olarak gerek Netflix, gerekse de Çin yapımı dizilerin olumlu ve olumsuz yanlarından bahsedilebilir. Ama tüm özellikleri göz önüne aldığımızda, yine de Çin yapımı dizi uyarlamasının romana paralellik açısından, daha başarılı bulduğumu söylemeliyim. ) Ayrıca, Londra’da yaşayan ödüllü bir yazar, çevirmen ve Çin kültürü küratörü Xueting C. Ni’nin açıklamaları da oldukça ilginç ;

‘’ Dizinin cesur İngiliz bilimkurgu tarzı, orijinal romanın distopik tonlarıyla iyi uyum sağlarken, İngilizlerin gerçekçi tavırları, hikayenin zamana, mekana ve gerçekliğin ötesine uzanan görkemli boyutlarına zemin hazırlıyor ve bu hikayeyi süper şık ve fütürist olarak adlandırıyor . (…) 1960’ların Çin’indeki ve 2000’lerin Londra ve Oxford’undaki ‘karşılaşmalar’ ustaca yan yana getiriliyor ve dramatik bir doruğa ulaşıyor. ‘’

Adını romana veren ‘’ 3 Cisim Problemi ‘’nin matematiksel anlamına gelecek olursak ; Dünya ve Ay gibi yörüngede dönen iki cisim ile onlara yaklaşan üçüncü bir cisim arasındaki yakın etkileşimin neler olacağının önceden tahmini , ya da etkileyen nedenlerin matematiksel ispatı henüz çözülmüş değil.

Bilindiği gibi Newton yüzyıllar önce iki büyük gök cisminin çekim kuvvetine ait ilkeleri ‘’ Principia ‘’ adlı eserinde yayınlamıştı. Ancak konu 3 cisim olduğunda, matematikçi Poincare bu bilmeceyi çözdüğünü zannetti .

Poincare’ romanda da yer verilmiş. ) Ama , sonra hayal kırıklığına uğrayarak , yanlışlık yaptığını kabul etti. Poincare’den tam 121 yıl geçtikten sonra, Technion – İsrail Teknoloji Enstitüsü, Haifa’dan doktora öğrencisi Yonadav Barry Ginat ve Prof. Hagai Perets, soruna tam bir istatistiksel çözüm bulduğunu iddia ettiler. Çözümler, Physical Review X dergisinde yayınlandı. ( 2017 ) Ancak, kesin kanıt bilgi işlem destekli simülasyonlara muhtaç.

Dergideki sunum yazısında , şu açıklama yapılmış;
‘’ Üç cisim problemiyle uğraşırken, sanki iki cisim probleminin çözümü hakkında hiçbir şey bilinmiyormuş gibi, genellikle sıfırdan başlanır. Üç cisim problemini daha kolay çözmek için iki cisim probleminin çözümünden nasıl yararlanacağımızı gösteriyoruz. Bu yaklaşım, üç cisim sisteminin saçılma özelliklerinin dikkate alınmasından elde edilen bir dizi integral denkleme yol açar. Bu yöntemi özellikle helyum atomunun temel durum enerjisini bulmak için kullanıyoruz ve bilinen sonuçla mükemmel bir sayısal uyum elde ediyoruz. ‘’
Üç cisim probleminin uzaylılar ve de insanlık üzerindeki sonuçlarının romanın omurgasına oturtularak heyecan unsuru olması, ilgisiz kalınacak gibi değil. Öyle ki, dramanın başrolündeki karakterin davranışları kadar , bilimin yer alması ( ve de öne sürülen bilimsel argümanların gerçek hayatta karşılığının olması ) , okur ya da izleyicinin ilgisini daha da artırıyor. Ayrıca , üzerinde durulması gereken önemli bir nokta daha var. Karşılaşılan olay ne olursa olsun, romandaki bilim adamları ‘’ gerçeküstü ‘’ iyi ya da kötü karakter gibi okura ya da izleyiciye sunulmamışlar , tam bir bilim insanı gibi tepki veriyorlar. Ben , bu durumu Liu’nun anlattığı olayları bilimsel gerçekliğe bağlama titizliği ile bağdaştırdım. Romanla ilgili merak ettiğim noktalardan biri de , yazarın öne sürdüğü bilimsel argümanlarda ne kadar ‘’ yanlışlık ‘’ yaptığı oldu.

Bu konuda uzun açıklamalar yapan, öğretim üyelerimizden Prof. Erkcan Özcan’ın kitapta değinilen matematik, fizik gibi alanların tümü için ‘’ gerçeğe uygun ‘’ olduğunu anlatması yazara olan saygımı daha da artırdı.


Kitap hakkında yorumlara bakacak olursak, eski ABD başkanlarından Obama kitabı bir hayli övmüş;
‘’ İlginçtir, sırf kaçmak için okuduğum şeyler sonunda birçok şeyin karışımı oluyor, bazıları bilim kurgular. Bir ara üç ciltlik bir bilimkurgu romanı vardı: “Üç Cisim Problemi” serisi. Son derece yaratıcıydı, gerçekten ilginçti. Çok fazla karakter çalışması değildi, kapsamı çok büyüktü. Okumak eğlenceliydi, çünkü kısmen Kongre ile yaşadığım günlük sorunlar, okurken oldukça önemsiz görünüyor. Endişelenecek bir şey değil. Uzaylılar istila etmek üzere. ‘’ [Kahkahalar]
Ayrıca, nette kolayca tahmin edileceği gibi, pek çok yorum var. Bir okurun yorumu ilgimi çekti ;
‘’ Bu kitaplardaki fiziği kesinlikle çok seviyorum ama, ilk kitabın sonunda biraz kafamı karıştırmaya başladı. Neyse ki oğlum Columbia’dan Astrofizik bölümünden yeni mezun oldu, ben de ona okuttum ve onu sorguya çektim. Temel olarak bu roman, Cixin Liu’nun teorik fizik konusunda inanılmaz derecede bilgili olduğu ve teorik ağırlıklı olduğu gerçeğine dayanıyor. Oğlumun söylediği gibi, bu kavramların doğru olmadığı anlamına gelmiyor. Şu anki fizik anlayışımızla öyle ya da böyle kanıtlanamazlar. Ama bence bu kitapları bu kadar muhteşem kılan da bu. Kitap, kulağa bilim kurgu gibi gelen ama, aslında bilim teorisi olan bir şeyin etrafında harika bir anlatıyı tamamlıyor. ‘’


Romanın , ayrıca video oyun piyasasını da etkilediğini de göz ardı etmemek gerekiyor. Örneğin, Güneybatı Çin’in Chongqing Belediyesi’ndeki bir oyun şirketi tarafından romandan etkilenerek yapılan galaksi temalı çevrimiçi oyun “Dyson Sphere Program”ı piyasaya sunulduktan bir saat sonra , satış tablosunda 1 numaraya yerleşti. ( 2021 ) Bir Çinli, “Oyun, onu Liu Cixin’in Üç Cisim Problemi ve diğer harika Çin bilim kurgu eserleriyle ilişkilendirmemi sağladı. Nedenini bilmiyorum ama bilim kurgu eserleri, Çin kültürünün dünyaya öncülük edebilecek bir parçası haline geldi.” yorumunu yaptı.
Liu’nun uzay konularına çok meraklı olduğunu , tüm dünya sadece romanları ve röportajlarıyla değil, Xinhua haber ajansı ile abonelere aktarılan ilginç açıklamasıyla da öğrenmiş oldu.

Yazar ilginç bir açıklamada bulunarak, yaklaşık 30 yıldır düzenli olarak yaptığı egzersizlerin uzay yolculuğuna yaptığı hazırlık için olduğunu, ama sonra bu düşüncesinden vazgeçtiğini söylemiş. Kendisi “Planımdan bahsettiğimde sıradan bir gezgin olarak uzaya girmek istiyordum. Şimdi, eğer bunu yaparsam ki hala mümkün olduğunu düşünüyorum, bu manşet olur ve şahsen ben orada olmamayı tercih ederim. Unutulduğumda ve uzay yolculuğu günlük bir mesele haline geldiğinde, fazla dikkat çekmeden gizlice uzaya gitmek için bir bilet alabilirim.’’ diyor !
Cixin Liu’nun bilim kurgu alanında roman yazımında, seviye olarak çıtayı çok yükseklere taşıdığını düşünüyorum. ( Liu’nun bu romanı, bir başka ‘’ sert bilim kurgu ‘’ yazarı, bol ödüllü Kim Stanley Robinson’un da en sevdiği kitap olduğunu belirtmiş olayım. )

Nitekim, Liu’ya bundan sonraki projeleri sorulduğunda, ‘’ uzaylılardan çok daha tehlikeli düşmanlar ‘’ düşündüğünü açıklamış.


The Strait Times haberine göre ; örneğin 2022 yılında bu sektör Çin’de, çoğunlukla filmlerden, romanlardan ve video oyunlarından olmak üzere toplam olarak 87,75 milyar Yuan ( 16,6 milyar Dolar ) gelir elde etmiş. Çin hükümetinin sektörü desteği , şüphesiz sadece mali durum amaçlanarak söz konusu olmamış. Görülen o ki, Çin bilim ve teknoloji alanında bir güç merkezi olma arzusunda.
Ama, romanlarıyla amaçladığı şeylerin neler olduğunu anlamak için, yine Liu’nun söylediklerine kulak vermek gerekiyor. Yazarın Chinadaily yayın organına yaptığı açıklamaları şöyle;

“Amacım Çin gerçekliğini bilim kurgu perspektifinden göstermek değil. Bu Batılı okurun beklentilerini karşılamayabilir. Amacım çok basit: yani bilim kurgunun kendisi. Kitabın içeriği bir metafor değil. Gerçekte ise bu şekilde anlaşılsaydı kitabın mantığı saçma olurdu. Ancak ben bu durumun, Çinli yazarların artık hayali edebiyatta ve bilimkurgu yazarlığında yükselişe geçtiklerinin bir işareti olarak anlaşılmasını tercih ediyorum. Okuyucular bunu nasıl anlarsa anlasın, Batı’da okuyucularım olduğu için mutluyum.”

Bilim konularının bulunduğu bir başka alan olarak çizgi romanlara değinmiştim. Bu alandaki Çin, Japon ya da Kore kaynaklı eserlerin dikkate değer derecede arttığını görüyorum. ‘’ Database ‘’ , ‘’ Fizik ‘’ , ‘’ Mikroprosesör ‘’ , ‘’ Rölativite ‘’ , ‘’ Calculus ‘’ gibi konulardaki Trend-Pro Co. ile Becom-Co. Şirketlerine ait manga yayınlarını, bu konulardan hoşlanan diyar dostlarıma öneririm. Bu derece ağırlıklı bilimsel konuların, mangalar yoluyla yaş sınırları açısından geniş kitlelerle buluşmasının amaçlanmasını yararlı buldum.
Yazımda detaylı olarak romanın konusuna değinmedim, amaç ‘’ spoiler vermemek ‘’ tabii. Ama son bölümde, konu detayı hakkında bilgi edinmek isteyenler varsa ana hatları içeren, yıllar itibariyle bir ‘’ Zaman Çizelgesi ‘’ aşağıda görülebilir.





