SİNİR BİLİMİ VE PSİKOLOJİ AÇISINDAN HOLMES
‘’INSIDE THE MIND OF SHERLOCK HOLMES‘’
(S. HOLMES’UN ZİHNİNİN İÇİNDE)
Hazırlayan: eankara


Polisiye dosyamızda Sherlock Holmes’un olmaması düşünülemezdi ! Önceki yazılarımdan birinde, Martin Mystere macerası dahilinde Sherlock Holmes’a değinmiştim. Holmes’un evi, yaşadığı yerler, kullandığı eşyalar, çizerleri , araştırmacıları, kolleksiyonerleri, yazarı Conan Doyle gibi konuların bulunduğu yazım, Martin Mystere macerasıyla gündeme gelmişti. ( * ) Bu kez , konuya çok farklı bir açıdan bakıp, Holmes gibi düşünmenin nasıl olduğunu göreceğiz. Bir bakıma ünlü dedektifin zihin dünyasında dolaşacağız, bu konuda adı sürekli geçen ‘’ Zihin Sarayı ‘’ kavramını inceleyeceğiz. Yine araştırmacılar ve sanatçılarla birlikte ve yine çıkış noktamız çizgi roman olacak.

Çoğumuz isim, tarih ya da numara hatırlamakta zorluk çekeriz, duyu organlarımızla algıladığımız nesneleri çok daha kolay hatırlarız. Görsel hafızamız, kokular, sesler kolay hatırladığımız grupları oluşturur. Sherlock’un “hafıza sarayı” ya da ‘’ zihin sarayı ‘’ dediği şey aslında binlerce yıldır bilinen bir hafıza geliştirme yöntemi, Latince “ Method of loci ” den geliyor. ( “loci” İngilizce’deki mekan anlamındaki “location” ) Öğrenmeye çalıştığımız şeyleri, kelime kelime oldukları gibi değil, aralarında ilişki kurarak çok daha rahat öğrenmemiz, görselleştirerek aklımızda tutmamız mümkün olabiliyor. Bu terime, psikoloji, nörobiyoloji, hafıza gibi alanlardaki çalışmalarda sık rastlanıyor. İlk kez 2010 yılında yayınlanan BBC televizyon dizisi Sherlock’ta da, baş karakter dizi boyunca çeşitli şeyleri hatırlamak için ‘’ zihin sarayı ‘’ kavramını kullanır.

Metodun kökeni olarak, Yunan Şairi Simonides’in yaşadığı yıllar (MÖ 556 – 468) gösteriliyor. Simonides ölen konuklarının yüzlerini hatırlamak için ziyafet salonundaki oturma düzeninden yararlandığı söylenmektedir. Yani bu akılda tutma tekniğinde, hatıralar doğrudan mekansal haritalara referans verilmekte. Bu yazının odak noktası olan çizgi romanda, bu konudan esinlenildiğini göreceğiz.

Holmes’un ‘’ Analitik Düşünme Yeteneği ‘’nin Kökenleri
Bilim Felsefesi konusunda Lund Üniversitesi’nde doktora sonrası araştırmalar yapan Emmanuel J. Genot, yazdığı bir makaleyle önemli bir konuyu yazıya aktarmış. Makalesinin başlığı ; Sherlock Holmes’un ‘’ Çıkarım ve Analiz Bilimi ‘’. Konumuza, Genot’un Holmes’un analitik düşünme dünyasını açıkladığı yazısıyla başlayalım.

‘’ Sherlock Holmes’un yaşadığı kurgusal evrende, mantıkçılar gerçek dünyadaki meslektaşlarının yeteneklerinin çok ötesinde görünen şaşırtıcı başarılara imza atabiliyorlar. Bir adamın tırnaklarından, ceket kolundan, çizmesinden, pantolon dizlerinden, işaret parmağının ve baş parmağının nasırlarından, ifadesinden, gömlek manşetlerinden — bunların her biriyle bir adamın mesleği açıkça ortaya çıkar. Holmes’un iddialarını kurgu olarak reddetmek cazip gelebilir, ancak gerçek dünya becerilerini anlattığı için bu bir hata olur. ”


1877’de, doktor adayı Arthur Conan Doyle, Royal Edinburgh Infirmary’de İskoç cerrah Joseph Bell‘in (1837–1911) asistanı olarak görev yaptı. Bell, öğrencilerini hastalarının gözlemlerinden çıkarımlar yapmaya teşvik etti ve bunu nasıl yapacakları konusunda onları eğitmeye hevesliydi.

E. Liebow’un; Dr. Joe Bell, Sherlock Holmes Modeli (1982) adlı eseri, Holmes’un bir adamın “mesleğinin” (diğer şeylerin yanı sıra) ellerindeki nasırlardan anlaşılabileceği iddialarına ilham kaynağı olmuştur. Conan Doyle, Holmes’un yeteneklerini (ve tutumunu) Bell’inkilere göre modellemekle kalmadı, aynı zamanda bunların altında yatan “Çıkarım ve Analiz Bilimi”nin ( A Study in Scarlet’in ikinci bölümü ) kendi resmini de oluşturdu. Conan Doyle, zaman zaman Holmes’un bu resmi tasvir etmesine izin vererek, sonuçlarını destekleyen mantık ve olasılık ilkelerini açıkladı.

Sherlock Holmes‘un hedefi genellikle ‘büyük’ bir soruyu yanıtlamaktır, örneğin, Yarış atı Silver Blaze’i kim çaldı ve antrenörünü kim öldürdü? veya Irene Adler atı nereye sakladı? Soruşturma, bu ‘büyük’ soru kesin bir cevap aldığında, yani Holmes ve dahil olan diğer taraflar belirli bir bireyin, nesnenin veya yerin kesin tanımı anlaşıldığında sona erer. Holmes, bu son noktaya ulaşmak için ‘küçük’ sorulara yanıtlar toplar, örneğin: Ahırdaki bekçi köpeği Silver Blaze’in hırsızına havladı mı? veya Irene Adler evinin yandığına inansaydı ilk önce nereye bakardı? Holmes, bu küçük soruları, yanıtlarının diğer arka plan varsayımlarıyla birlikte neyi içereceğine ve daha sonra ‘büyük’ soruya kesin bir yanıta ne kadar yaklaşacağına ilişkin öngörülere dayanarak seçer. Yani, Sherlock Holmes’un ‘büyük’ sorusu, soruşturmanın sonunda, soruşturmaya dahil olan taraflarca kabul edilen nesnelere dayalı olarak, tümdengelimli bir kanıt olduğunda cevaplanır.’’ Genot, çeşitli Holmes maceralarından örnekler verdiği uzun makalesinde, Holmes’un başarılarının nedeni olarak düşünce sistemini gösteriyor.

Holmes’un Düşünme Yönteminden Çıkarılacak Dersler
Ödüllü yazar Maria Konnikova yazdığı kitabında, konuyu bir adım öteye taşımış. Önce kendisini kitap yazmaya yönelten nedenleri kendi açıklamalarından okuyalım, daha sonra da kitabından bazı bölümleri gözden geçirelim.

Konnikova, Holmes’u konu olarak ele aldığı ‘’ Mastermind ‘’ kitabını neden yazdığını şöyle açıklıyor ;
‘’ Düşünme biçimimiz ve dünyayı deneyimleme biçimimiz hakkında gördüğüm önemli ilkeleri, psikoloji kitaplarını normalde okuyacak olanlardan daha geniş bir kitleye iletmek istedim. Sherlock Holmes açısının araştırmaya ilginç, bütünleştirici ve yeni bir bakış açısı getireceğini düşündüm ve biraz şansla daha geniş bir kitleye ulaşabilirdim. Dr. Joseph Bell karaktere ilham verdi. Holmes’un göze çarpan özelliklerinin çoğu doğrudan gerçek hayattan alınmıştır. Bir anlamda daha iyi teşhisçiler olabilmek için onun düşünce ilkelerini öğrenmeye çalışmalıyız. Holmes’u seçtim, çünkü arkasında gerçeklerden ilham alan kişiydi ve düşünce prensipleri gerçeklerden alınmıştı. Bildiğim kadarıyla, zamanının diğer büyük dedektiflerinin hiçbiri aynı ayrıcalığa sahip değil.

Dikkat etme, farkında olma, çevremizi ve kendi düşüncelerimizi gerçekten deneyimlememize izin verme yeteneğimizi de geliştirmeliyiz. Kendi kafamızın ve bedenimizin içinde olup bitenlere dikkat etmeyi ne kadar sıklıkla unuttuğumuzu görmek çılgınca. ‘’ Kitap yazma nedenini bu şekilde açıklayan Konnikova, aslında hepimizin ders alması gereken yöntemlerle ilgili ipuçlarını açıklıyor. Konnukova, hızlı ve akıllıca karar almayı sağlayan nedenleri, Holmes karakterinin özellikleri üzerinden açıklıyor. Açıklamalarına şöyle devam ediyor;

‘’ Onun ( Holmes’un ) rutini ve sorunlara yaklaşımı çok net ve taklit etmeye çalışabileceğimiz türden. Gerçekten de, bu bilimsel yöntemin bir versiyonu. Konuşmadan veya harekete geçmeden önce düşünmek, bir kişinin, bir sorunun veya bir durumun bütününü gözlemlemek ve hissetmek için her zaman zaman ayırır. Sonra, bunu kasıtlı olarak, sivri sorular ve ek gözlemlerle araştırır. Biraz daha düşünür. Aslında hiçbir şey yapmamanın verdiği durgunluk onun için çok önemlidir; devam etmeden önce her zaman nesnelerin bütünleşmesine ve yerleşmesine izin verir. Ve ancak o zaman harekete geçer. Ayrıca kendi zihninin zayıflıklarını çoğumuzdan daha iyi anlar ve yargısını bulandırmamak için bunları sürekli olarak dikkate almaya çalışır. ‘’

Konnikova; tüm bunlara düşünce yöntemimiz olarak nasıl sahipleneceğimizi de anlatıyor ;
‘’ Bilinçli pratik gerçekten tek yoldur. Bunu yapmayı düşünmeli ve tekrar tekrar yapmalısınız, ta ki ikinci doğanız haline gelene kadar. Holmes’un düşünme biçimini karakterize eden şey doğal şüphecilik ve meraktır. Hiçbir şey olduğu gibi kabul edilmez.”

Konnikova röportajında bir başka noktaya daha değinmiş. Yazımızın ana konusu olan çizgi romanda da göreceğimiz ‘’ beynimizin tavan arası ‘’ ( zihin sarayı ) kavramı. Bu kavramı açıklarken, analitik düşünme, ayrıntılı gözlem gibi konularda nelere dikkat etmemiz gerektiğini anlatıyor;

‘’ Beynin tavan arası, Holmes’un zihnimizi ve daha spesifik olarak hafızamızı tanımlamak için kullandığı metafor. Bir bakıma, biz anılarımızız. Geçmişimiz ve deneyimlerimiz her anı nasıl algıladığımızı, her girdiyi nasıl yorumladığımızı, her kararı nasıl verdiğimizi belirliyor. Eğer siz ve ben farklı anılarımız ve bakış açılarımız varsa (ki zorunlu olarak öyledir), aynı fiziksel olayı aynı terimlerle asla göremeyiz (ve daha sonra hatırlayamayız) – aynı durumda aynı kararı vermekten bahsetmiyorum bile. ( … )Her şey farkındalığa geri dönüyor. Aktif olarak dikkat etmeyi öğrenmeniz gerekiyor. Bir şeyi hatırlamak için en büyük şansınız, onunla ilk karşılaştığınız ilk kodlama noktasındadır. O anıyı güçlü bir anı haline getirin. Her şeye, tüm duyularımızla dikkat etmeyi öğrenmek. Görme duyusuna çok fazla güvenme eğilimindeyiz. Tüm duyular eşit derecede güçlüdür Gerçek gözlem, hepsini kullanmayı gerektirir.’’
Konnukova ‘’ mastermind ‘’ adlı kitabında , Holmes’u okumanın keyifli haline değinmeyi ihmal etmemiş;

‘’ İnsanüstü görünen dedektif ile bir çocuğun bile anlayabileceği kadar ilkel bir
gerçeği kavrayamama arasındaki o uyumsuzluğa odaklanmak eğlenceli ! ’’ diye yazmış.

Manchester Üniversitesi, Yaşam Bilimleri Fakültesi’nden Maria-Louisa Pelidis konuya nörobilim açısından yaklaşmış;
‘’ Hepimizin beynimizde dış çevreyi içselleştiren ve bu bilgileri davranışlarımızı yönlendirmek için kullanan biyolojik bir saat merkezi vardır. Ancak, bireysel olarak hızımız değişir ve hepimiz belirli bir anda aynı ‘zamanı’ tutmayız. Kronotipinizi ( fiziksel ve genetik faktörlerin etkileriyle oluşan, biyolojik saatin altındaki davranışsal görünüm ) ve kişiselleştirilmiş biyolojik saatinizi bilmek, yalnızca hayatınızdaki en iyi uykuyu elde etmenize yardımcı olmakla kalmaz, aynı zamanda en verimli şekilde çalışmanıza da rehberlik eder. Holmes’u izliyorsanız, Holmes’un ‘Zihin Sarayı’na yapılan tekrarlı atıfları fark etmişsinizdir. Bu bir hafıza tekniğidir. Watson haklı, teorik olarak oluşturduğumuz anılar ve öğrendiğimiz kavramlar asla kaybolmaz. Sadece bazen bu bilgilere ulaşmakta zorluk çekeriz, özellikle de sınav koşulları gibi stresli durumlarda. İşin sırrı, bilgileri hazırlamaktır ve ders notlarına hızlıca göz atmak yeterli olacaktır ‘’ diye yazmış.

Sinir Bilimi Açısından Holmes
Psych-nero.com sitesi konuya sinir bilimi açısından yaklaşmış ;
‘’ Her gün sayısız nesneyi görüyor, duyuyor, hissediyor ve kokluyoruz. Ancak, bu uyaranları nadiren bilincimize kaydediyoruz. Bunlara dikkat etmeyerek, onları hafızamıza kodlayıp gelecekte hatırlayamayız. Holmes’un zihni farklıdır. Çevresinin bilincindedir ve her duyuyu gözlemler. Dakikalık görsel, dokunsal veya işitsel duyulara uyum sağlayarak, bunları çalışma hafızasından çıkarır ve gelecekte kullanmak üzere uzun süreli hafızasına kodlar. Sonuçta bu, onun davalarında kullanabileceği bir anı kataloğu oluşturur. ( … ) Holmes’un hatırladığı küçük ayrıntıların miktarı şaşırtıcı olarak çoktur. Bunun olası nedenlerinden biri, bilgiye zihinsel bir konum vererek ve kullanımlarını hemen görerek bilgiyi daha kolay kodlaması olabilir. Holmes bir zihin haritası (ya da BBC’nin Sherlock dizisinde söylendiği şekliyle “zihin sarayı”) oluşturur. Anılarını fiziksel olarak biriktirebileceği bir yer canlandırır. Sonra, yeni bilgileri önceki bilgilerle ilişkilendirir, bu da kafasındaki anıları sağlamlaştırır.

Elbette Holmes’un ortalama bir bireyden daha gelişmiş bir hipokampüse sahip olması ve bu sayede daha fazla bilgi depolaması da mümkündür.’’

Sinir Bilimi konusunda, Sherlock Holmes maceralarını araştıran bir başka isim, İspanya Barselona’daki Sagrat Cor Üniversite Hastanesi’nden Nöroloji Anabilim Dalı’ndan Dr. Merce Balcells. Konu hakkında makale yazan Balcells , Holmes öykü ve romanlarının yazıldığı tarihleri de dikkate alarak şu sonuca ulaşmış;

‘’ Kendisi de bir doktor olan Conan Doyle, Sherlock Holmes hikayelerinde farklı karakterleri etkileyen çeşitli tıbbi rahatsızlıkları anlatır. İlginçtir ki, vakaların çoğu nörolojik belirtiler gösterir. Conan Doyle’un yazılarında anlatılan rahatsızlıklar ile ‘’ Gowers Nöroloji ‘’ ders kitabında anlatılan rahatsızlıklar arasında benzerlikler bulunuyor. Her iki yazar da aynı tarihsel döneme aittir ve metinleri modern terimler kullanılarak kolayca yorumlanabilir. Hikayelerde anlatılan tedavi yöntemleri ilgi çekicidir. Örneğin karbonmonoksit zehirlenmesi geçiren bir hastaya brendi verilmesi gibi. ‘’

Cyril Lieron ( Yazar )
Cyril Lieron, yazmaya geçmeden önce 12 yıl boyunca çok sayıda Fransız çizgi romanının renk sanatçısıydı. 2018’de lise arkadaşı Benoit Dahan ile birlikte Sherlock Holmes’un Zihninin İçinde projesini geliştirmeye başladı. Holmes ile ilgili çalışmasıyla aldığı Eisner ödülü dışında, Fransa ve Quebec’te aralarında Prix du public SNCF du Polar 2020, BDGest’Arts Best Series 2021, Prix Coup de Coeur at Quai des Bulles (Saint Malo) 2021’in de bulunduğu çok sayıda önemli ödül kazandı. Cyril, Fransa’nın Tours kentinde yaşıyor.
‘’ Viktorya dönemini seviyoruz. Sir Arthur Conan Doyle’un yazıları kendi zamanına göre gerçekten moderndi. Bu maceraya atılmamızın nedeni tam olarak bu ikonik seriye olan sevgimiz ve saygımızdır. Benimle proje hakkında ilk konuşan kişi Benoit’ti. Biz küçükken Sherlock’a önce sinema, sonra kitaplar ve edebiyat sayesinde aşık olduk. Bu karakteri yeniden canlandırma kararı gerçek aşktan geliyor ve biz de yeni bir şey oluşturmak istedik. Bu benim ortak yazar olarak ilk albümüm, Benoit aynı zamanda senaryodan da sorumlu.

Bu kitapta anlatıcı Watson değil, Sherlock Holmes’un kafasındayız. Aslında “tavan arası” gibi romanlarda bulunan sözcükleri kullanıp, grafiksel olarak çizgi romana dönüştürmek, başlangıçta Benoît’in fikriydi. Sherlock Holmes’un kafasında olup bitenleri grafiksel olarak nasıl aktarabileceğimizi hayal eden oydu. Viktorya dönemini ve karaktere ve Arthur Conan Doyle’a gerçekten sadık olan karakter özelliğini, ancak farklı bir bakış açısıyla işlemek istedik.

Konseptin fikri, onu tasarlayan Benoît’ti. 2013 yılında ortak arkadaşımız Erwan Courbier ile Psycho-Investigator eseri üzerinde çalışırken geldi ve bana; bir fikrim var, Sherlock Holmes’un kafasına girmek, dedi. Benoît bana kafasının nasıl çalıştığını görmenin ve bunu grafiksel olarak yazmak için romanların kelime dağarcığını kullanmanın harika olacağını söyledi.


Çünkü Sherlock, beynini, yetenekli işçinin sanatını uygulamak için gerekli aletleri depoladığı bir tavan arası olarak tanımlamıştır.’’

Benoit Dahan ( Çizer )
Benoit Dahan, ESAG’da eğitim gördü ve Paris’te basın illüstratörü (Le Monde, Libération, Le Point, Science et Vie Junior) ve çocuk kitapları yazarı olarak çalışıyor. Holmes çalışmasından önce, Emmanuel Proust Editions yayınevi için 2005’te ‘Simon Radius, Psycho-Investigateur’ (Courbier ile birlikte ) çizgi romanı için çizimler yaptı. Dahan’ın kitapla ilgili açıklamaları, hazırlama süreci hakkında detaylı bilgiler veriyor.
‘’ Lise yıllarımızdan beri Cyril ile arkadaşız, bu yüzden aramızda her şey doğal bir şekilde ilerledi. Fikir bulmak ve olay örgüsünü ve diyalogları birlikte yazmak için düzenli olarak birlikte beyin fırtınası yapıyoruz.


Konseptin başlangıç noktası Conan Doyle’un kullandığı kelimeleri harfi harfine kullanmak ve bunları doğrudan grafiksel olarak tasvir etmekti. Böylece Holmes’un bazı araştırmalarında atıfta bulunduğu konuyu somutlaştırdık. Aynı şey A Study in Scarlet romanında (Kızıl Soruşturma 1887 ) beyni ile bir tavan arası arasındaki karşılaştırması için de geçerliydi . Bu, kendi işlevleri olan birkaç odaya bölünmüş, tekrar eden beyin-tavan arası gerçeküstü manzarasının doğmasına neden oldu. Böylece, okuyucu Watson’ın dışarıdan yalnızca kısmen tanımlayabildiği şeye tanıklık ediyor.

Watson’un biraz güçlü olmasını istedim. Aksiyon sahneleri olduğunda güçlü eski bir asker, ama yine de doktor. Sherlock’un biraz daha yakışıklı olmasını istedik . Sherlock gerçekten Peter Cushing’di, tam bir portresini çizmesem bile güçlü bir ilham kaynağı, halbuki Watson için belirli bir oyuncu yok.







Haritalar gerçek antikalar, onları yeniden çizmedim. Kitabımızın tamamı hakkında gerçekten sürükleyici bir his yaratmak istedik ve gerçek haritalar bu konuda yardımcı oluyor.1890’ların Londra’sındaki yerler ve binalar hakkında çok fazla araştırma yaptık. Binaların yüzde 90’ının gerçek olduğunu söyleyebilirim. Bazıları artık yok, ancak o zamanlar nasıl göründüklerini gösteren eski resimler bulduk. Bu araştırma bizim için büyüleyiciydi.

Sir Arthur Conan Doyle’un kendisi bile teknik ayrıntıları çok kesin tutmaya çalışmamıştır. Bu yüzden okuyucuların çoğunluğu için işleri basit tuttuk ve sadece Baker Street metropol istasyonundan çok uzak olmayan, müzenin bulunduğu yere yakın olan Kuzey kesimindeki 221B adresini seçtik.




Çocukluğumda Richard Scarry kitaplarıyla büyüdüm ve hala onları seviyorum. Ayrıca, insan vücudunun iç işleyişini metaforik bir şekilde göstermek istediğinizde Fritz Khan’ın çalışmaları akla geliyor. Ayrıca Chris Ware ve David B’nin yaratıcı sayfa düzenlerini de çok beğeniyorum. ‘’




Kitap hakkında Greg Burgas’ın Görüşleri
‘’ Dahan’ın sanatı muhteşem. Holmes ipuçlarını topladıkça tüm ipuçlarını birbirine bağlıyor. Kapakta da görebileceğiniz gibi, bize Holmes’un düşüncelerini göstermek için bir tür steampunk-Viktorya dönemi tasviri sunuluyor .(… ) Normal bir Viktorya dönemi evinin kesiti, içindeki düşünceleri işleyen tıkırdayan makineler, Holmes’un düşüncelerini sakladığı dolaplar ve çekmeceler ile neler olup bittiğini anlamaya çalışırken, içinden geçebileceği birkaç oda bulunuyor. Bu mükemmel bir görsel numara ve Holmes’un düşünce sürecini netleştirirken aynı zamanda izlenmesi ilginç olmaya devam ediyor. Holmes hikayelerinin çoğunda, bize nesneleri nasıl bildiğini anlatır. Burada da bunu yapıyor, ancak Dahan bunu sanatla zenginleştiriyor, daha önceki ipuçlarının kenar boşluklarının dışına (ancak iplikle birbirine bağlı) küçük daireler ekleyerek takip edebilmemiz durumunu artırıyor.


Dahan’ın tasarımı muhteşem – tüm sayfayı kullanıyor, çok yoğun veya kafa karıştırıcı olmadan panelleri dolduruyor, kahramanlarımızın davadaki ilerleyişini göstermek için bir Londra haritası kullanıyor ve hikayeyi Viktorya döneminin sonlarındaki Londra’ya dayandırmak için inanılmaz ayrıntılar kullanıyor. Sokak sahneleri muhteşem. Panellerde o kadar çok yardımcı ayrıntı var ki Holmes ve Watson’ın yürüdüğü sokaklarda hangi dükkanların olduğunu görmek eğlenceli. ”

Kitabın en iyi kapak dalında ‘’ BDGEST Arts 2019 ‘’ ödülünü aldığını hatırlatalım.
NOTLAR
( * ) İlgili yazıya aşağıdaki linkten ulaşılabilir
https://cizgiromantik.com/mar-aylik-33-sherlock-holmes/
Kitabın ciltlerine ( İngilizce ve Fransızca ) libgen’den ulaşmak mümkün.
YARARLANILAN KAYNAKLAR
The Holmesian logician: Sherlock Holmes’ “Science of Deduction and Analysis” and the logic of discovery – Emmanuel J. Genot
Mastermind – Maria Konnikova
The Human Brain Book – Rita Carter
Medical and neurological references in the Sherlock Holmes stories – Dr. M.Balcells
https://cizgiromantik.com/mar-aylik-33-sherlock-holmes/
https:///maria-konnikova-interview-no-3/
https://psych-neuro.com/2015/05/08/sherlock-holmes-and-the-neuroscience-of-deductive-reasoning/
https://sdimag.fr/mobile/Article?ID=1411
https://www.bdgest.com/news-1408-BD-Nous-ne-voulions-pas-d-un-livre-jeu.html
https://atomicjunkshop.com/review-time-with-inside-the-mind-of-sherlock-holmes/

