
TARİH ÖNCESİ CİNAYET
6.öykü
Lal KM 2. cilt/6-7.sayı
Senaryo: A. Castelli
Çizimler: Gaspare ve Gaetano Cassaro kardeşler
Kapak: G. Alessandrini
İlk yayın tarihi. Eylül 1982


Lal KM Serisi
lal 6/Tarih Öncesi Cinayet-3.s. başlar (96 s). KM 2/2 de 99. s. başlar.
Lal 7/Tarih Öncesi Cinayet-32.s. biter (32 s). KM2/3 de 226. s. biter
Toplam 128 sayfa.


Tay İlk Seri
Tay İlk 5/Tarih Öncesi Cinayet-34.sayfadan başlar-(64 s).
Tay İlk 6/Tarih Öncesi Cinayet-3.sayfadan başlar-64. s. biter (64 s).
toplam 128 sayfa.

Tay Büyük Albüm Serisi
Tay Büyük 8/Tarih Öncesi Cinayet-130 s. başlar 256 s. biter
toplam 126 sayfa.
Fransa’daki bir mağarada Neandertal kalıntılarının keşfi, Java‘daki ilkel içgüdüleri tetikler. Ve Java, keşfi yapan Profesör Maubert’e bir konferans sırasında saldırır. Aynı gece Maubert öldürüldüğünde tabii ki baş şüpheli Java olur. Martin’in buna inanması mümkün değildir. Java Paris’in yeraltı kanalizasyonlarında yeni dostlarının koruması altında saklanmaktadır. Martin ise gerçek suçluyu aramaktadır…
Keşfin yapıldığı köy olan Saint Cesaire, gerçekte de Neandertal türüne ait buluntuların olduğu önemli bir yer.

Castelli’den yine bir ‘Ustalara Saygı mesajı “Komiser Giraud Charlier”. Ünlü Blueberry (Yaban Mersini) çizgi romanının yazarı Jean Michel Charlier ile çizeri Jean Giraud’nun isimleriyle bize göz kırpıyor. Yetmezmiş gibi; meşhur bir polisiye TV dizisi olan Komiser Maigret’in tercümanı Gino Cervi’ye benzetir Fransız komiseri.




Castelli, 73. sayfada bize Pompidou merkezinin ve Notre Dame de Paris‘in yapısını karşılaştırarak hem mimari hem de sanat tarihi dersi veriyor.

Bu sayı, Martin’in ışın silahını kullanmadığı ilk maceradır .
Çocuğun kurtarılma sahnesi çok zorlama olsa da çizimler çok güzel. Martin dengesini kaybeder ve geriye düşer, ancak inanılmaz bir şekilde kirişin kenarına yapışmayı başarır, uzun süre çocuğun ağırlığıyla asılı kalır.
Kitabın ekinde bize insanlığın evrimi ve Neandertal’ler hakkında bilgi veriliyor (yazının sonunda göreceksiniz. Martin Mystere ve Sırları).



İNSANLIĞIN EVRİMİ
Charles Dawson 1916’da öldüğünde bütün dünyaca tanınmış bir adamdı ve “Sussex Sihirbazı” adıyla anılıyordu. İngiltere’de, Piltdown’da adına bir heykel dikilmişti. Bu heykelin en büyük özelliği bir sahtekâra ait olmasıdır. Gerçi Dawson, Brooklyn Köprüsü’nü veya Eyfel Kulesi’ni satmamıştı, ama 1911’de Piltdown’da, maymun ve insan arasındaki ünlü “Birleşme Halkası” olan kafatasını bulduğunu söylemişti. Dawson’un bulduğunu iddia ettiği bu kafatası hem in- san (beyin çukurunun genişliği) hem de maymun (alt çene yapısı) özellikleri taşıyordu. Tabii bu buluş bilim çevrelerini alt üst etti.
Ancak 1953’de, tarihi kalıntıların gerçek yaşlarını saptamakta kullanılan yeni metotların geliştirilmesiyle, bilim adamları Dawson’un kendileriyle alay etmiş olduğunu anladılar. Kafatası gerçekten eskiydi ve bir “Homo Sapiens’e aitti, fakat çene kemiği bu kafatasına usta- ca eklenmişti ve çağımızda yaşamış bir maymunun çene kemiğiydi.
Bir antikacı olan Dawson yeni eşyalara eski görünümü vermekte oldukça ustaydı ve “eskitmeyi” bir sanat haline getirmişti. Neticede bilim adamları tam 40 yıl sahte bir kalıntı üzerinde çalışmalarını sürdürdüler. Bu da, insanoğlunun kendi geçmişi hakkında ne kadar az bilgiye sahip olduğunu ve bu geçmişin henüz sırrını koruduğunu gösterir.
KISA SÜREN BİR HİKÂYE
Amerikalı ünlü bilim adamı Carl Sagan yeryüzündeki yaşamın takvimini çıkarmıştır. Sagan, “Büyük Patlama” teorisinden hareket ederek, (bu teoriye göre evrenin oluşumu; kütlesi küçük, yoğunluğu çok büyük bir çekirdeğin patlamasıyla başlamıştır) patlamadan bu güne kadar geçen sürenin bir yıl olduğunu varsaymıştır.
Sagan’a göre patlamanın gerçekleştiği tarih 1 Ocak olarak kabul edilecek olur ve orantılı hesaplar yapılırsa dünyanın oluşumu 14 Eylül’de tamamlanmıştır. Bu hesaba göre gezegenimizde hayatın başlaması ise aynı ayın 25’ine rastlar (bakteri ve yosunlar). İlk bitkiler 12 Kasım’da, ilk omurgalılar 19 Ocak’da görülür. “Ramapithecus” ise (insanın türediği kabul edilen maymun) 31 Aralık günü saat 13.30’da ortaya çıkmıştır. Ama bunun “Homo Sapiens” düzeyine ulaşması aynı günün akşamı 22.44’0 bulmuştur. Insanlık tarihinin bilinen en eski çağlarından günümüze kadar geçen süre ise yılın ancak 10 saniyelik bir bölümünü kapsamaktadır.
İNSANIN ATALARI
Bilim adamlarının kanısına göre, 14 milyon yıl önce, Miyosen devrinde “Driopithecus” denen maymun cinsinden değişim sonucu iki ayrı tür gelişti. Bu türlerden biri maymun olarak kaldı. Diğeri ise çok yavaş da olsa evrimini sürdürdü. Günümüzden 10 milyon yıl önce,(takvime göre 31 Aralık saat 13.30’da) “Ramapithecus” adı verilen maymun dünya sahnesinde boy gösterdi. Bu maymun hem etobur, hem de otoburdu ve insanınkine benzer küçük dişleri vardı. Birçok antropoloğa göre bu dört ayaklı, tüylü yaratık insanın ilk atasıdır. 5 milyon yıl sonra evrimini tamamladığında (takvime göre ayni gün satl 16.30’da) insanlıgın ilkel örneklerinden olan ve “Australopithecus” denen bir tür ortaya çıktı. Bu, atalarına göre oldukça gelişmiş bir yaratıktı ve taşla hayvan kemiklerini kırıp iliklerini emebiliyordu.
İzlerine ilk kez Kenya’da rastlanan “Homo Abilis” (2 milyon yıl önce) kendini korumak için basit silahlar yapabilecek yetenekteydi. En büyük gelişimi “Homo Erectus (1,5 milyon yıl önce) gösterdi. Bu insansı maymun arka ayakları üzerinde yürüyebiliyor ve kaba aletler yapabiliyordu.
Kalıntıları 2. Dünya Savaşı sırasında esrarengiz bir biçimde kaybolan ünlü “Pekin Adami” eldeki en eski insan fosili (yaklaşık 1 milyon yıl önce) olması bakımından insanlığın evriminde önemli bir yer tutar.
SON ALTI DAKİKA
“Homo Sapiens”in ilk olarak ortaya çıkışı, takvime göre 31 Aralık saat 23.44 civarındadır (200.000 yıl önce, Buzul devrinin sonları). Kendisinden daha sonra söz edeceğimiz “Neanderthal Adami”nın ortaya çıkışı ise “Homo Sapiens”le aynı zamana rastlar.
Önceleri yavaş olan gelişim, “Homo Sapiens”le birlikte hızlandı. 170.000 yıl içinde (takvime göre “Australopithecus” un yok olmasından sonra geçen 5 dakika içersinde) “Homo Sapiens”in geçirdiği hızlı bir evrim sonucu “Homo Sapiens Sapiens” ortaya çıktı. MÖ 30.000 yıllarında artık bu yaratık dış görünüş bakımından bugünkü insandan farksızdı.
“Cro-Magnon Adamı” (adını kalıntılarının bulunduğu Güneybatı Fransa’dan aldı) 25.000 yıl önce yaşadı. Bulunduğu ortamlara kolayca uyum sağlayabilen ve ihtiyaç duyduğu her türlü aleti yapabilen “Cro-Magnon Adamı”, basit bir konuşma dili de geliştirmişti.
NEANDERTHAL ADAMI NEDİR?
1.60 boyunda, çıkık alınlı, düz kafataslı ve öne doğru eğik boyunlu… İşte,okuyucularımızın da tanıdığı “Neanderthal Adamı” (adını kalıntılarının ilk kez bulunduğu Almanya’daki vadiden alır). Martin Mystere’in vazgeçilmez yardımcısı Java, bu türün bir örneğidir. “Neanderthal Adamı” MÖ 200.000 yıllarında “Homo Sapiens” ile birlikte görülür ve bazı bilim adamlarının dediği gibi onun atası değildir. Daha çok “Homo Erectus”un farklı gelişmiş bir türüdür.
“Neanderthal Adamı” aniden belirmiş ve yine aniden yeryüzünden silinmiştir. Günümüzden 30.000 yıl önce bu ırk, binlerce yıldan beri yaşadığı yerlerden yok olmuştur.
“Neanderthal Adami” neden birdenbire kayboldu? Bu maceramızda, bu konudaki en yaygın varsayımlardan bazilarını bulacaksınız.

Luigi Corteggi’nin bu resmi bir Australopithecus’u tasvir etmektedir.
Fakat gerçekten yok oldu mu? Charente’daki Saint Cesaire’de (maceramızın geçtiği yer) 1981’de yapılan kazılarda, belirlenen tarihlerin çok ötesinde yaşamış “Neanderthal Adamları”nın kalıntıları bulundu. Bazıları nasıl olup da yaşamlarını sürdürebilmişlerdi? Ve bu kaybmuş neslin torunlari nerelere sığındılar? Bir Ingiliz antropoloğu, Moğolistan’da “Neanderthal Adamları”ndan meydana gelen kabilelerin bulunduğunu ve bunların günümüzde de yaşamlarını sürdürdüklerini iddia ediyor.

MARTİN’İN ÇOK MERAKLISINA



Saint-Césairet (Dil İngilizce)

