KEN PARKER ALTIN SERİ Sayı: 5, CHEMAKO

Parantez Yayınları
Kasım, 2000
Cepim Serisi (İlk Baskı)
Ekim, 1977
Collana West Serisi
1985
Tay Yayınları

İtalyada İlk Baskı-Ekim 1977,

Senaryo: Giancarlo Berardi

Çizimler: İvo Milazzo

Kapak: İvo Milazzo

“Hafızasını kaybeden Ken, Kızılderili dilinde “hatırlamayan” anlamına gelen Chemako adıyla, bir Hunkpapa Kızılderili kabilesine kabul edilirKen köyde, Fort Browning Askeri Hastanesi’nde bir cerrahın karısıyken, şimdi Kızılderili şefi Ottawa‘nın kadını Belle McKeever ile tanışır.”

Hikaye, 1871‘in başından sonuna kadar sürüyor.

Ken Parker serisinin 5.sine varan Berardi, ilk 4 kitapta bizlerle tanıştırdığı avcının asıl meziyetlerini bize göstermeye başlıyor. Ayrıca hikayeler arasındaki sürekliliğin varlığı çok belirginleşiyor: Ken, Donald Welsh‘in kendisine ateş ettiği kurşunun yol açtığı kafa travması nedeniyle hafızasını kaybetmiştir. Hafızasını  kazandıktan sonra, Ken’in bu işin peşini bırakmayacağını hepimiz biliyoruz.

Berardi, Western sinemasına gönderme yapmayı unutmuyor. Jeremiah Johnson filminden sahneler ve 67. sayfada “Yüzbaşı Keogh” John Wayne’e benzetilmiş Ken, Ottawa’nın kız kardeşi Tecumseh ile evlenir ve böylece küçük Theba‘nın üvey babası olur. Theba, Belle ve Wa-Toh (Belle ve Ottawa’nın oğlu, daha sonra ismi Walt olacak), bu sayıda anlatılan olaylardan sekiz yıl sonra “Boston“da (Sayı 54) yeniden ortaya çıkacak. Artık yetişkin bir genç olan Theba (yeni ismi Teddy), dizinin son hikayelerinden olan “Teddy Parker’in Hikayesi“nde gerçek bir baş karakter rolü üstlenecek.

Serinin ilk gerçek şaheseri. Berardi, Ken ve Belle’nin bir yıl boyunca, yavaş yavaş Ottawa kabilesine nasıl entegre olmayı seçtiklerini gösteriyor. Beyazların kültürü ile Kızılderili’lerin kültürü arasındaki uçurumu izliyoruz. Senaryo bir başyapıt, diyaloglar harika. Milazzo’nun  kar çizimleri o kadar gerçekçi ki ve yerli kültürü o kadar güzel ve gerçekçi betimleniyor ki, neredeyse hepimizi bir Kızılderili kampında yaşamaya razı ediyor.

“Belle (ağlayarak): “Siz garip, anlaşılması zor insanlarsınız! Bana sormaya gerek görmeden adımı bile değiştirdiniz!.

Ottawa (yüzünü okşayarak): Kianceta “gerçek kadın” demektir. Ancak vahşi bir kısrak kadar gururlu, ilkbahar kadar güzel olan bir kadın bu adı taşıyabilir!.

Belle: “Bu … bir iltifat mı!?.

Ottawa: “Hunkapapa kadını için en büyüğü”.

 (Kaynak: Ubcfumetti.com – Hakan Şaşmaz – Murat Mıhçıoğlu – Google Amca)