GOG ve MAGOG
(YECÜC ve MECÜC)

276. öykü

Orijinal. 371. sayı
Lal Yeni Seri. 204. sayı

Senaryo: Luigi Mignacco
Çizimler: Paolo Ongaro
Kapak: G. Alessandrini
İlk yayın tarihi. Eylül. 2020

Lal Kitap Yeni seri 204. Eylül 2021

Öykü: İncil’de geçen Gog ve Magog’tan (Yecüc ve Mecüc) Eski Ahit’te sadece birkaç kez bahsedilmektedir. Bunların iki ayrı canlı mı, yoksa tek bir canlı ya da Mecüc adında bir krallık mı olduğu bile bilinmemektedir. Kıyamet gününde Şeytan’ın müttefikleri olarak geri dönüyorlar. Bugünlerde, New York’un duvarlarında onların adlarının yazılı olduğu grafitiler görülmeye başlarken, gizemli bir kadın ve korkunç bir iblis, arkalarında yıkım ve ölüm izleri bırakarak şehirde dolaşıyor. Kiminle ilgili? Nereden geliyorlar? Bunlar, Martin Mystere’in Kıyamet’in şehre gelmesini önlemek için çözmesi gereken bulmacalar…

Özellik: Dikkatli Martin okuyucuları hemen fark etmiştir. Bu öykü yıllar önce basılmış iki öykü ile bağlantılı. İlki, İtalyada, Haziran 1993 yılında Special serisinden 10. kitap olarak basılan Sihirli Şehir. (Maceraperest Efsanevi 3. cilt. 2006) Bu eski öyküde, Golem denilen, yaratılmış bir canlı vardır. Ayrıca, eski dostlarımız Chris Tower, Max Brody, Dee ve Kelly, ve de şahane Angie bu öykünün kahramanıdır.

Maceraperest Efsanevi 3. cilt
Bonelli Editore. Special 10.cilt

İkinci bağlantılı macera ise; Haziran 1994 yılında İtalyada basılan Kör Pencereli Ev. (Lal Kitap KM seri 37. cilt içindeki 147. sayı. Kasım 2013) Bu eski öykü de Martin, Venedik’te benzer bir yaratığa rastlar. Ona Kabala bilgisine sahip bir Haham olan Moise Stecher yardım eder. Haham Stecher, bu okumakta olduğumuz öyküde yine bilgisi ile yardım ediyor Martin’e.

Lal Kitap KM 37. cilt/147. sayı
Kör Pencereli Ev. Detay çizim

Ayrıca kitabın son üç sayfasında, yani Maystere’nin Gizemleri bölümünde, Gog, Magog ve Demir Perde başlığıyla, Alfredo Castelli tarafından yazılan ve de hazırlanan bölüm, bu konu hakkında çeşitli bilgileri bir araya getirmiş.

İnsanlar: Java, Diana, Travis, Polis Fitzsimmons, David Lieber, Sol Spray, Jerzy Roth, Haham Stecher, Ariel (Magog’un Kızı).
Mekanlar: New York.

Hazırlayan: eankara

2003 yılında, Lozan Üniversitesi’nde (İsviçre) ilahiyat profesörü olan Thomas Römer , Elysée Sarayı’ndan (Fransa Cumhurbaşkanı) bir telefon aldı. Jacques Chirac‘ın danışmanları ‘’ Yecüc ve Mecüc ‘’ ( Gog ve Magog ) hakkında, kendisinden bilgi edinmek istiyorlardı. George W. Bush‘un Fransa’yı Irak’ta savaşa katılmaya ikna etmeye çalışırken söylediği iki gizemli isim merak uyandırmıştı. Bush Orta Doğu’ya baktığında “Yecüc ve Mecüc’ün iş başında” olduğunu ve İncil’deki kehanetlerin gerçekleştiğini gördüğünü söylemişti. Peki Yecüc ve Mecüc kimdi? Ne Chirac’ın ne de ofisinin hiçbir fikri yoktu. Ancak Bush’un Evanjelik bir Hıristiyan olduğunu biliyorlardı, konu Profesör Römer’e soruldu.

George W. Bush
Jacques Chirac
Thomas Römer

Irak’a müdahaleden birkaç hafta önceydi. Yecüc ve Mecüc isimlerinin kendisine hiçbir şey ifade etmediği Fransa Cumhurbaşkanı şaşkına dönmüştü. Thomas Römer, Yecüc ve Mecüc’ün Yaratılış’ta ve özellikle de Eski Ahit‘teki Hezekiel
Kitabı’nın en karanlık iki bölümünde görülen iki yaratık olduğunu açıkladı. Aslında konu, Dünya çapında bir ordunun İsrail’e son bir savaş getireceğine dair kıyamet kehanetiydi.

Eski Ahit’teki Hezekiel Kitabı
Eski Ahit Kitabı

Römer’e göre ; bu yüzleşme, yeni bir çağ başlamadan önce halkının düşmanlarını yok etmek için bu çatışmadan yararlanmak isteyen Tanrı tarafından istenmişti.
Ona göre , George Bush öncesi Ronald Reagan da Soğuk Savaş’ın ve atom bombasının varlığının Hezekiel‘in kehanetini olası bir gerçeğe dönüştürdüğüne inanıyordu. ( Hezekiel Kitabındaki belirsiz bir kehanete göre, Magog halkının Kralı Gog‘un İsrail’e karşı yıkıcı bir sefer başlatacağını önceden bildirir, ancak Tanrı, Gog’u yenerek Yahudi halkını Mesih’in gelişine hazırlayacaktır.)

Ronald Reagan

Günümüzde Lozan Üniversitesi’nin Thomas Römer’in Jacques Chirac’a yaptığı bu bilgilendirme konusunu kamuoyuna açıklamasının en önemli nedeni, Chirac’ın artık görevden ayrılmış olması.

Kral Gog

Gazeteci Jocelyn Rochat‘a göre, uluslararası politikanın bu küçük özel sırrı büyük bir soruyu gündeme getiriyor. Elysee Sarayı gibi bir yerde, üst düzey danışmanlarının din kültürü ve Kutsal Yazılar hakkındaki bilgi eksikliği !

Yecüc ve Mecüc kavmi İskender’in güçleri tarafından duvarlarla çevriliyor

Önce ‘’ Gog ve Magog ‘’ olayını hatırlamakta yarar var ;
Zülkarneyn (M.Ö. 6. yüzyılda yaşamış ve modern tarihçilerin ayrıntılarıyla tespit ettiği bir dünya devletinin hükümdarı ) iki dağ arasında bulunan bir ülkeye girer. Buradaki halk, bozguncu Yecüc ve Mecüc kavminden şikayetçi olur. Şikayet üzerine, kavmin şerrinden kurtulmak için demirden set inşa edilir. Dünyanın dört bir yanından mimarlar gelirler. Demir, bakır ve kalay bir ay boyunca körükle eritilir ve iki dağ arasına dökülür. Sed tarihte ‘’ Sedd-i İskender ‘’ diye anılmaktadır. Yecûc ve Mecûc’ün yaşadıkları yerden çıkarak dünyaya yayılıp çevrelerine zarar veren, her yeri yakıp yıkan topluluklar olduğu anlatılmaktadır.

Gog ve Magog konulu bir Rus el yazması ( 19.yy. )
Şah Tahmasp’ın Şehname’sinden

Hikaye, Endonezya’dan Avrupa’ya kadar çeşitli kültürlerin geleneklerinde, tarih, tefsir, kelâm ve hadis şerhi ve çeşitli din kitaplarında yer verilmiştir. Akla hiç gelmeyen coğrafi bölgelerde bu olayın izlerine rastlamak şaşırtıcı.
Örneğin Java !! Kahramanın gücü ve erdemiyle, kötülük tarafının Hollanda’nın sömürgeci varlığıyla ilişkilendirildiği bir Java halk hikayesinde “Juja-Makjuja” olarak tasvir edildiği görülüyor. Kimdir , bunlar sorusunun cevabı, çeşitli tarihlere ve toplumlara göre değişkenlik gösteriyor !!

Örneğin ; Firdevsi‘nin zamanındaki Persler için bunlar Türk’tür ! Ortaçağ Batı Avrupa’sında, kötü bir halktırlar. Bizans geleneğinde ise köpek başlı, yılan dilli yaratıklar olarak temsil edilirler. Çağdaş İsrailliler için onlar Arap’tır. Araplar için ise, dünyanın sonunu haber veren herhangi bir güç figürü Yecüc ve Mecüc ile özdeşleştirebilir. Hatta daha da ileri gidilerek, çağdaş Arap edebiyatında ‘’ Bermuda Şeytan Üçgeni ‘’ ile ilişkilendirilmiştir.

Tüm bunlar , 2020 yılında İtalya’da, daha sonra da Türkiye’de yayınlanan Martin Mystere’in aynı isimli macerasıyla , yeniden gündeme gelmişti. Tarihsel açıdan yüzyıllar boyu insanoğlu tarafından dikkat çeken bu konunun detaylarına geçmeden, Martin macerasında emeği geçen sanatçıları tanıyalım.

Alfredo Castelli

Alfredo Castelli ( Martin Maceralarının Proje Yöneticisi )
Castelli, Bonelli firması çatısı altında , Martin maceraları için sanatçı seçiminden, senaryo ve çizim onaylarına dek her aşamada adını duyduğumuz sanatçıydı. Martin Mystere’in ‘’ Gog ve Magog ‘’ macerası için kamera karşısına geçen Alfredo Castelli, Martin’in bu macerasını internet ortamında, Youtube’da 3,06 dak. boyunca tanıttı.
Ayrıca, Castelli ülkemizde de yayınlanan bu maceranın son sayfasında ‘’ Gog ve Magog ‘’ konusuna çok kısa olarak değinmiştir. Sanatçı kişiliğinin yanı sıra entelektüel kişiliği ile de tanınan Castelli şöyle demişti ;
‘’ İster iki farklı adla anılan tek bir kişi olsun, ister iki farklı kişi, ister bir kişi ve bir yer olsun, Gog ve Magog’un şeytani varlıklar oldukları , tebaalarının , özellikle İsrail’i ve genel olarak Batıyı işgal etmeye hazır zorba ve hayvani Asya kabileleri oldukları konusunda hala görüş birliği vardır. (…) Gog ve Magog Şeytan’ın Sinagogu’nda , Papalık’ta yaşayacaktı. Eski Ahit’te, Kuran’da, efsanelerde ve hatta bizim çizgi romanımızda olduğu gibi , adları Kıyamet ile ya da her koşulda – Doğu’dan gelen şey – korkusuyla eş anlamlıdır. ‘’
( Castelli , youtube’da konu ile ilgili tanıtım konuşmasında, aynı unsurları kullanmıştır. )

Luigi Mignacco

Luigi Mignacco ( Senaryo Yazarı )
Bonelli yayınevi için çok sayıda yayında emeği geçen Mignacco’nun çalışmalarını kendisinden dinleyelim. Mignacco’nun açıklamaları ilginç ;
‘’ Sergio Bonelli, yalnızca çizgi roman alanında değil, Milano ve İtalyan yayıncılığında da büyük bir figürdü. Eserin kalitesine ve okuyucularla olan ilişkiye inanan özgün ve saf bir yayıncıydı. Dergilerine hiç reklam sayfası koymamış, onları sadece satış yoluyla gazete bayilerinde bulunduran biri. Yayınevinde bulunmadan önce Tex Willer, Zagor, Mister No, Martin Mystère vb. kitapların okuyucusuydum, hala da öyleyim. Çizgi romanların dili evrenseldir ve her yaşa uygun çizgi romanlar vardır. 
MisterNo , Dylan Dog , Zagor , Dampyr , Martin Mystère , Tex Willer gibi şu anda yazdıklarım ve yazdıklarım yetişkinlerden veya gençlerden oluşan bir izleyici kitlesini hedefliyor. Ancak “Topolino” veya “Il Giornalino” gibi çocukların erişebileceği yayınların olması önemli. Bugün pek çok çizgi roman okuru yetişkinlerden oluşuyor, “Corriere della Sera” , yazarların büyük bir gerçekçilik ve üslup özgürlüğüyle güncel olayları anlattığı bir dizi grafik gazetecilik çalışması yayınlıyor . 

Otantik çizgi romanlar veya grafik romanlar , örneğin Marjane Satrapi’nin İran’daki Humeyni devrimini bizzat yazar olan küçük bir kızın gözünden anlatan Persepolis veya Art Spiegelman’ın Maus’u bunun önemli bir kanıtı.”
Mignacco , sonraki bölümlerde çeşitli özellikleriyle göreceğimiz Gog ve Magog konusunu , çoğu Martin maceralarında gördüğümüz gibi, özellikleriyle detaylı ele almak yerine, fantastik korku unsuru olarak kullanmış. Yine gizem içeren, korkunç canavarlı macerada ‘’ kıyamet ‘’ kavramı, günümüz New York sokak ortamında karşımıza çıkıyor.

Paolo Ongaro

Paolo Ongaro ( Çizer )
Martin Mystere serisinin çizimlerine baktığımızda , farklı maceralarda farklı çizim tarzları görürüz. Çizgi roman okurlarının , Martin maceralarında herhalde ilk seçimi Giancarlo Alessandrini’dir, diye düşünmek mümkün. Bu sonuçta, Alessandrini’nin estetik seviyesi yüksek kare çizimlerinin etkisi büyük. Ancak, macera yapılarına uygun, adeta heyecan dozu yüksek özet niteliğindeki kapak resimlerinin etkisi inkar edilemez. Alessandrini’nin çizdiği maceraların dışındaki farklı çizer çalışmalarına baktığımızda, diğer Bonelli serilerinde olduğu gibi, yine oldukça usta çizer imzalarını görüyoruz. Tabii, serinin her şeyi olan Alfredo Castelli’nin sanatçı seçiminde gösterdiği titizlik bu sonucun en önemli nedeni.
Nitekim, Gog ve Magog macerasının çizeri Paolo Ongaro bu çalışmasından yaklaşık bir yıl sonra, Venedik konulu bir başka macera için yaptığı çalışmayla ödül aldı. Ongaro ödülü 2021 yılında Lucca festivalinde , ‘’ en iyi çizer ‘’ olarak okur oylarıyla kazandı.
Ongaro çizim dünyasında ilk çıkışını henüz on yedi yaşındayken Vladimiro Missaglia’nın mürekkepçisi olarak yaptı. 60’lı yıllarda “Diabolik”, “Corriere dei Ragazzi” ve “Il Giornalino” ile devam etti.

Çizgi romanlarda İtalya Tarihi

1975 yılında Mondadori’nin “SuperGulp” filminde işbirliği yaptı ve üç yıl sonra Enzo Biagi’nin “Çizgi romanlarda İtalya Tarihi” adlı muhteşem projesine katıldı.
Martin Mystere kadrosuna 1990’ların başında katılıyor. 2012/2013’te, Roberto Recchioni ve Giulio Antonio Gualtieri tarafından yazılan Skorpio (Editoryal Aurea) dergisinde yayınlanan çizgi roman serisinde Caravaggio‘nun hikayesini çiziyor.

Paolo Ongaro

Martin Mystere konusunda şunları açıklıyor ;
’ Martin çizimleri için zor demek pek anlamlı değil; zorluk, benim açımdan hoşuma giden çekim ve perspektif seçimlerini büyük ölçüde sınırlayan Bonelli formatına saygı duymaktan kaynaklanıyor. Her paneli tutkuyla çizdim ve karakter beni büyüledi ve zamanla bana ‘’ yapıştı ‘’ !! Bu arada, artık mesleğimi zenginleştirmeye devam etmek için diğer yayıncılarla birlikte başka seçimler yaptım. Lucca’daki ödülümden dolayı gururluyum. Ödülüm, jüriden ya da çalışanların oylamasından gelmedi , onu okuyucular arasında 2021’in en iyi kitabı için yapılan oylama yoluyla aldım. Okurlar yalnızca çizimin kalitesinden etkilenir.’’

Maceranın Grafik Yapısı
Ongaro’nun macerayı oluşturan çizimleri , ustaca bir çok karakteristik özellik içeriyor. Örneklerle , sanatçının çizimlerine bakalım.
⦁ ) Korku unsurunu daha da etkili olarak okura yansıtmak için, gerilim dolu karelere ses efekti unsuru da ( yazı yardımıyla ) eklenmiş.


⦁ ) Çeşitli korku filmlerinde rastladığımız gibi, karelerde yaratığın tamamına ait görüntüyü vermek yerine, parçalı görüntüyle belirsizliği sağlamak amacıyla , yine korku unsurunun artması sağlanmış.


⦁ ) Tipik, bilgi kırıntılarıyla dolu Martin macerası kareleri bu kitapta da görülüyor. ( Örn. Kabala kaynaklı hayat ağacı )


⦁ ) Empire State’in oldukça yüksek estetik yapıda , farklı açıdan , ilginç perspektif ile çizimi oldukça etkileyici.



Gog ve Magog, Yecüc ve Mecüc
Tarih öncesi çağlardan eski Yunan mitlerine, Orta Çağ Avrupa folkloruna, oradan günümüz popüler kültürüne, Kur’an-ı Kerim’e kadar Yecüc ve Mecüc motifi, kullanıldığı amaç doğrultusunda farklı anlamlar ve yorumlar kazanmıştır.
Zülkarneyn‘in öyküsü, Kuran’ın derinliklerine inen birçok anlam ve sembolizm barındırmaktadır. Geleneksel yorumcuların yanı sıra, modernist yaklaşımlar da bu öyküyü farklı açılardan değerlendirmektedir. Bu çeşitlilik, İslam dünyasında farklı kültürler ve düşünce akımları arasında zengin bir tartışma ve yorum çeşitliliğine yol açmaktadır.

Rus elyazmasında Şeytan , gog , magog

Kuran’da , Yecûc ve Mecûc’ün kimler olduğu, nerede ve ne zaman yaşadıkları hakkında bilgi verilmemiştir. Ancak tarihçiler bunların Hz. Nûh’un oğlu Yâfes’in soyundan gelmiş iki kabile olduğunu söylemişlerdir. Bununla birlikte “Yeryüzünde fesat çıkarıyorlar” meâlindeki cümle, bunların birçok kabileden meydana gelmiş kalabalık bir kitle olduklarına işaret etmektedir. Nitekim yirmiden fazla kabileden meydana geldiklerine dair rivayetler de vardır (Elmalılı, V, 3288). Bir kısım âlimler, ayette geçen “Yecûc ve Mecûc’’ü kendi dönemlerinde savaşçı ve tamamen yıkıcı topluluklarla izah etmişler ise de bu görüşler çeşitli değerlendirmelerdir (Bu konuda geniş bilgi için bk. Ateş, V, 330).

İskender’in Yecüc ve Mecüc’ün çevresine sur inşa ederken tasviri

Bu konuya farklı kaynaklardan yorum yapmaksızın bakmakta yarar var.

İslam Ansiklopedisi
‘’ Gog Magog kıssasının Kitâb-ı Mukaddes’te yalnızca gelecekle irtibatlandırılmasına karşılık Kur’an’da bahsedilen Yecûc ve Mecûc biri geçmişte vuku bulmuş, diğeri gelecekte vuku bulacak olaylarla ilişkili olarak iki defa zikredilmiştir. Kehf sûresinde Yecûc ve Mecûc’den zaman ve mekân belirtilmeden geçmişte yaşamış bir topluluk şeklinde söz edilmekte, onların etrafa zarar verdikleri ve Zülkarneyn’in yaptırdığı büyük sed sayesinde engellendikleri bildirilmektedir (18/93-97). Enbiyâ sûresinde ise Yecûc ve Mecûc’den gelecekte ortaya çıkacak bir topluluk olarak söz edilir, burada da yer ve zamana değinilmeden gerçek vaad yaklaştığında Yecûc ve Mecûc’ün önünün açılacağı kaydedilir (21/96-97). “Gerçek vaad”den maksat müfessirlerin büyük çoğunluğuna göre kıyametin kopmasıdır, dolayısıyla Ye’cûc ve Me’cûc kıyametin yaklaştığına işaret eden bir alâmettir veya kıyametin ilk aşamasında ortaya çıkacaktır. Ayetlerin anlamından hareketle şunları söylemek mümkündür: Yecûc ve Mecûc çevreye yayılıp zarar veren, yakıp yıkan toplulukların bir tasviridir; Kuran, geçmişte olduğu gibi gelecekte de bu niteliği taşıyan toplulukların ortaya çıkacağını haber vermektedir. Bunlar çok kalabalık bir topluluktur ve yeryüzünde fesat çıkaracaktır. ‘’

Prof Dr. Murat Ağarı ( Karabük Üniversitesi – Edebiyat Fakültesi )
‘’ Yecüc-Mecüc, Zülkarneyn döneminde ortaya çıkan ve kıyametin kopmasına yakın dönemde zuhur ederek yeryüzünde bozgunculuk yapacak olan topluluktur. (Çelebi, 2013, 43: 374) Tevrat’ta Gog ve Magog’dur. Kitâb-ı Mukaddes’de ve İslâmî kıyamet telakkisinde ehemmiyetli iki halktır.(…) Tevrat’ta mevcut rivayetlerle Türk soyunun Nûh’un bu oğlundan geldiği ileri sürülür. Bu iddialar Arapça eserlere de geçmiştir. Hezekiel 38/2-3:”Âdemoğlu! Magog diyarından olan, Roşun, Meşekin ve Tubalın beyi Gog’a yönel ve ona karşı peygamberlik et ve de: Yehova şöyle diyor: Roşun, Meşekin ve Tubalın beyi Gog, işte, ben sana karşıyım.” İlk defa burada Gog ve Magog tabirlerine rastlıyoruz. Metnin ifadesinden anlaşıldığına göre Magog bir memleket adı, Gog ise, o memleketin reisi olmaktadır. Tevrat ve İncillerde Yecûc-Mecûc hakkındaki fikirler, yukarıda zikrettiklerimizden ibarettir. Kitâb-ı Mukaddes’in Lâtin harfli Türkçe tercümesinde, bir defa Tekvin’de Yâfes’in oğlu Yecüc ile Yuhanna’nın vahyinde Yecûc Mecüc terimleri geçmekte, diğerlerinde ekseriyetle Gog Magog şeklinde zikredilmektedir.

İskender Setti Yükseltiyor

Yecüc-Mecüc, Kur’ân’da ve sahih hadislerde zikredilir. Kehf sûresinde Yecûc-Mecûc’den zaman ve mekân belirtilmeden geçmişte yaşamış bir topluluk şeklinde söz edilmekte, onların etrafa zarar verdikleri ve Zülkarneyn’in yaptırdığı büyük set sayesinde engellendikleri bildirilmektedir. (Kur’ân, Kehf, 18/93-97) Enbiyâ sûresinde ise Yecüc-Mecüc’den gelecekte ortaya çıkacak bir topluluk olarak söz edilmekte, burada da yer ve zamana değinilmeden gerçek vaad yaklaştığında Yecüc-Mecüc’ün önünün açılacağı kaydedilmektedir. (Kur’ân, Enbiyâ, 21/96-97) ‘’

Nurşin Altunay ( Araştırmacı, yazar )
‘’ Yecûc ve Mecûc, Kur’an-ı Kerim’de iki yerde geçiyor:
1-“Bu adamlar «Ey Zülkarneyn, Yecûc ve Mecûc bu yörede sürekli kargaşa çıkaran topluluklardır. Sana bir miktar mal versek, karşılığında onlar ile aramızda bir set yapar mısın?» dediler ”(Kehf, 94)
2-“Nihayet Yecûc ve Mecûc’ün sedleri açılıp her tepeden dünyaya akın etmeye başladıkları, doğru vâdin vaktinin yaklaştığı sıra, işte o zaman, kâfirlerin gözleri birden donakalır. “Eyvah, bizlere! Biz bundan tam bir gaflet içinde idik, daha doğrusu kendimize zulmettik!” diyecekler” (Enbiya, 96-97)

Katalan Atlas’ında Yecüc ve Mecüc

Kıyamet alametlerinden sayılan Yecûc ve Mecûc hakkında oldukça fazla yazı var. Yecûc ve Mecûc insana benzeyen ama insan olmayan yaratıklar şeklinde tanımlanıyor. Bazı hadisler boylarının kısalığından bahsediyor. Bazı kişiler kulaklarının çok büyük olduğunu söylüyor. Her birinin bin tane çocuğu olacak diyenler de var. Tüm görüşler bunların seddi aştıktan sonra dünyaya korku, yıkım ve ölüm getireceği noktasında birleşiyor.  Bir gün seddi yıkıp dünyaya saldıracaklar. Her şeyi yiyip bitirecekler.  Vahşi hayvanların bile soyunu tüketecekler. Aralarından biri ölürse onu da yiyecekler. Tüm göllerin ve nehirlerin suyunu içip bitirecekler. Şehirleri yağmalayacaklar. İnsan ırkı yok olma tehlikesiyle karşı karşıya kalacak. Ölümleri de kendileri gibi çok ilginç ve iğrenç bir şekilde olacak, gökyüzünden deve ve koyun cinsine ait burun kurdu denilen hayvanlar ve mikroplar yağacak, bunlar onları enselerinden yakalayıp öldürecek. Öldüklerinde dünyayı inanılmaz pis bir koku kaplayacak ve bulaşıcı salgın hastalıklar yüzünden çok sayıda insan ölecek. ‘’

Hasan Karagüzel ( Yazar )
“Yecûc ve mecûc kelimelerinin etimolojisi için şunlar söylenebilir. Bu kelimeler, Arapçaya başka bir dilden girmiştir. Frenkler buna “Yağus ve Mağus” demişler ve şeytanın zürriyeti olduğuna inanmışlardır. Kitab’ı Mukaddes’de bunlarla ilgili belirsiz bazı atıflara dayanarak (Tekvin X,31, Tarihler İ.5, Yuhannanın vahyi XX,8, Hezekiel XXX Vİİİ,2) bütün Avrupa dillerinde Gog ve Magog (demagok) olarak geçmiştir.Bu kelimeler, “insanlar üzerinde etki yapan, psikolojik baskı oluşturan” anlamına gelir. Önceleri olumlu anlamda kullanılan kelime sonraları ” zorba, eşkıya, terör şebekesi, çete” anlamına kullanılmıştır. Yecûc “çete başı” için, mecûc ise “eşkıyalık yapıp terör estiren çete” için kullanılmıştır.”

Ayhan Bayraktar ( Sakarya Üniversitesi – İnsan ve Toplum Bilimleri Fakültesi )
‘’ Kur’ân-ı Kerîm’de Zülkarneyn’in iki dağ arasında yaşayan bir kavmin memleketine gittiği, onların kendisinden fesatçı Yecüc ve Mecüc kavmiyle aralarına bir set yapmasını istediği, Zülkarneyn’in de demir kütleler yığdırıp ateşlettiği, demir erimeye başlayınca üzerine erimiş bakır döktürerek aşılması mümkün olmayan bir set yaptığı belirtilir (el-Kehf 18/83-98). Zülkarneyn’in ilk adının İskender (İskender-i Zülkarneyn) olması dolayısıyla Sedd-i İskender diye anılan bu seddin yapılışı, Türk edebiyatında İskendernâme adını taşıyan eserlerde anlatılmıştır. Set hakkında tefsirler, tarih kaynakları ve bazı edebî eserlerde efsane ile karışık pek çok rivayet mevcuttur. ‘’
Şimdi de yabancı dilden yayınlardaki yazarların açıklamalarına bakalım :

Thomas Römer ( Lozan Üniversitesi’nde Eski Ahit profesörü )
‘’Hezekiel’’in  birden fazla nedenden dolayı endişe verici bir kitap olduğunu düşünüyorum.

Bize ulaşan transkripsiyon kesin değil, alıntılanan isimler sorun teşkil ediyor ve metin de zor. Bu, 21. yüzyıl okuyucusunun kafasını karıştırabilir , aynı zamanda biraz gizli bir mesaj da içeriyor. Bu, şifreli bir dille geleceğe dair spekülasyonlar yapan bir tür yazının parçasıdır ve inisiyelere yöneliktir. ‘’

Georges Tamer ( Friedrich-Alexander-Üniversitesi – Doğu Filolojisi ve İslam Çalışmaları Kürsüsü Yöneticisi )
‘’ Bazı İslami bilim adamları tarih boyunca Yecüc ve Mecüc’ü çeşitli milletlerle özdeşleştirmişlerdir. Moğollar ve Türkler dahil. Bazı siyasi bağlamlarda Yecüc ve Mecüc İslam’a tehdit olarak görülen Batılı güçlere atıfta bulunmak için kullanılmıştır. Batı edebiyatında Yecüc ve Mecüc kaosun ve yıkımın sembolü olarak kullanılmıştır. Ortaçağ Avrupa’sında genellikle devler olarak tasvir edilirlerdi.

On altıncı yüzyıla ait Lübeck İncili’nde bulunan bu resimde Türk kıyafetleriyle gösterilen Yecüc ve Mecüc sakinleri bir Avrupa kentine saldırıyor. 

16. yüzyıl Avrupa’sında Yecüc ve Mecüc yaygın olarak Osmanlılarla özdeşleştirilirdi. Daha yakın zamanlarda Yecüc ve Mecüc isimleri siyasi alanda da kullanılmaya başlanmıştır. Batı’nın düşmanı olarak görülen ulus veya gruplara gönderme yapan söylem. İçin Örneğin 11 Eylül saldırılarının ardından George W. Bush şunu ifade etti; Orta Doğu’dan gelen terör tehdidini Yecüc ve Mecüc olarak nitelendirerek şunu öne sürüyoruz. İyiyle kötü arasındaki daha büyük, kıyameti andıran mücadelenin parçasıydılar. Yazarlar Yecüc ve Mecüc motifini antik çağlardan itibaren inceliyorlar. Kökenleri Eski ve Yeni yazıtlardan geçen Yakın Doğu tarihöncesi Vasiyetnameler, erken Hıristiyan edebiyatı, ortaçağ Latince tefsirleri gibi. Ayrıca bu motifin gelişimi, algılanması Süryani ve İslam düşüncesi içinde incelenmektedir.’’

Mark Dickens ( Alberta Üniversitesi – Tarih ve Klasikler Bölümü , Dini Araştırmalar Öğretim Üyesi )
‘’ Yüzyıllar boyunca Süryanice konuşanların dini inanç ve uygulamaları dahilinde, Süryanice konuşanların edebiyatında İncil metninin önemli bir rol oynaması şaşırtıcı değildir. Süryanice İncil’in konumuzla ilgili olarak değerlendirilmesi en az iki nedenden dolayı önemlidir.Öncelikle Yecüc ve Mecüc olmasaydı bizim için Yecüc ve Mecüc’ü düşünmemiz imkânsız olurdu. Kökenleri İbranice ve Yunanca İncil metinlerindedir.’’

Süryanice İncil
İncil

Görüldüğü gibi; eski ve yeni yazıtlardan günümüze değin, Yecüc ve Mecüc kavramları hakkında pek çok yazar kalem oynatmış , düşüncelerini açıklamışlar. ‘’ Peki , tüm bu açıklamaların ortak paydası var mı ? ‘’ sorusu akla gelebilir.

Ortak paydalar konusuna maddeler halinde bakalım. Maddelemeyi Georges Tamer yapmış :
⦁ ) Yecüc ve Mecüc insanlığa karşı düşmanlığı simgelemektedir.
⦁ ) İnsan düzenini, devleti, dini ve kültürü yok etmeyi amaçlayan yıkıcı kaosu temsil etmektedirler.
⦁ ) Yecüc ve Mecüc’ün tasvirleri onların çirkinliğini daha da vurgular.
⦁ ) Son zamanlara kadar varlığını sürdüren yaygın bir güç olan kötülüğü temsil etmektedirler.
⦁ ) Belirsiz, anlaşılması zor, belirlenmesi, tanımlanması zor varlıklardır.
⦁ ) Yerelleştirilmeleri zordur, bu nedenle coğrafi incelemelerin konusu olmuşlardır.
⦁ ) Yecüc ve Mecüc efsanesi tarihsel gerçeklikle iç içe geçer . Bu da politik açıdan araçsallaştırmalarını sağlar.
⦁ ) Korku, Yecüc ve Mecüc’e atfedilen acımasız doğadan kaynaklanmaktadır. Dahası, onların insani yollarla yenilmez doğası bu korkuyu yoğunlaştırır, çünkü yalnızca ilahi müdahale bunların üstesinden gelebilir.
⦁ ) Yecüc ve Mecüc çoğu zaman kaçınılmaz felaketin karşılığıdır.
⦁ ) Düşmanlığın zirvesine ulaşan nihai düşmanı temsil ederler.
⦁ ) Yenilmesi mümkün olmayan, ancak zafer kazanılması umulan düşmanı sembolize eder.
⦁ ) Yenilgileri insanlar tarafından değil, Tanrı tarafından gerçekleştirilir.
⦁ ) Metafizik düzeyde, çoğu zaman ilişkilendirilen gerçeğin tam tersini temsil ederler.
⦁ ) Varlıkları tedirgin edici bir beklentiyle örtülüdür.
⦁ ) Kurtuluş, Yecüc ve Mecüc ile yüzleşmeyi gerektirir.
⦁ ) Varlıkları sonsuz değil, geçicidir. Nihai yok oluşa mahkumdurlar.
⦁ ) İslam ve diğer bazı geleneklerde onlar arkalarında barikat halinde bulunurlar. Yorulmak bilmeden kırmaya, yıkmaya çalışan, aşılmaz, yapay veya doğal bir engel ardında önceden belirlenen süre gelene kadar. Böylece insanlıktan belirgin bir şekilde ayrılırlar.
Georges Tamer’in maddeler halinde yaptığı çıkarımlar, aslında konunun güzel bir özetini oluşturuyor. Değinilmesi gereken bir başka alan da ‘’ Haritalar ‘’

Yecüc ve Mecüc’ü içeren İbn Sa’id’in Kitab al-bad’ wa-al-ta’rikh’den dünya haritası ( 13. Yüzyıl )
Kavimleri (Yecüc ve Me’cuc) aldatan Ejderha Şeytan’ın serbest bırakılması ( Catalan Atlas 1375 )

Coğrafya Kitapları ve Haritalarda Yecüc ve Mecüc
Müslüman coğrafyacı Ebul Fida (1273-1331), Coğrafya eserinde ( Kitabül Buldan ) , Çin’in kuzeyinin Yecüc ve Mecüc ülkesi olduğunu ifade etmiştir. Çalışmalarının Dünya Coğrafya tarihine bir hayli etkisi olduğundan , Ay üzerindeki kraterlerden birine kendisinin adı verilmiştir.

Ebul Fida İslam tarihçisi ve coğrafyacı
Kitabül Buldan

Ortaçağ’da Avrupa’da çizilmiş dünya haritalarını tanımlamak için kullanılan Latince terim Mappa Mundi’dir. Özel kumaşlara, duvarlara veya hayvan derilerine yapılan bu haritalarda coğrafi referanslara bağlı olarak ; tarih, zooloji, antropoloji ve özellikle teolojik bilgiler yer almaktaydı. Mappa Mundilerde coğrafik çizimlerin yanı sıra Kutsal Kitaplardan, seyahatnamelerden ve klasik eserlerden derlenmiş bilgiler görmek mümkün. En ilginç figürlerden bazıları (ve yine de muhtemelen en rahatsız edici olanlar) dünyanın doğu ucunda bulunan Yecüc ve Mecüc‘tür. Yecüc ve Mecüc, dünyayı kasıp kavurmak için tutuldukları yerden serbest bırakılacaklardı.

Asya’nın kuzeydoğu kesiminde Yecüc ve Mecüc’ün işaretlendiği eski harita
Gog Ve Magog Haritada
Nuzhatname’de Yecüc ve Mecüc’ün Çin’e Götürülüşü

Bu konudaki açıklamalara rastladığımız bir başka kaynak Nuzhatname ( Zevkler Kitabı ). Yecüc ve Mecüc’ün tüccarlar tarafından Çin’e götürüldüğü anlatılıyor. Yukarıda 11. yy.’da Şahmardan İbn Abi al-Khayr tarafından yazılan Nuzhatname’nin konumuzla ilgili sayfası görülüyor.

Hakan Yılmaz Çebi’nin araştırmaları , konunun Çin ve Kuzey Kore ile ilişkileri üzerinde duruyor. Ayrıca , Çin’deki yer altına gömülü olarak bulunan Terra Cota ordusunun , Yecüc Mecüc olayıyla bağlantısını anlatıyor.

Idrısī‘nin dünya haritası ( 1154 ) , Yunan ve İslam haritacılık okullarının bilgilerini birleştiren sanatsal yetenek ve matematiksel doğruluğun eşsiz bir karışımıdır. Günümüzde bu haritanın anlaşılabilmesi için, önce onu baş aşağı çevirerek şemsiye şeklindeki küçük dağların güneye bakmasını sağlamak gerekir. Bu doğrultuda Akdeniz artık Kuzey Afrika kıyı şeridine yayılmıştır. Al-Idrīsī’nin haritası kasıtlı olarak ‘ters çevrilmiştir’. Tarihçiler bunun dinsel saygıdan kaynaklanabileceği üzerinde durmaktadırlar. Çünkü ilk Müslüman dünya haritaları dinsel ikonografi taşımaktaydılar.

Idrısi’nin Dünya Haritası

Avrupa kıtası kuzeyi işaret ediyor ve İngiltere’den Orta Asya’ya kadar uzanıyor. Kaba üçgen zikzaklar dizisi Himalayaları temsil etmektedirler. Kırmızı daire ile işaretlenen yer ise Yecüc ve Mecüc halkının konumunu simgelemektedir.
Ancak  Fra Mauro , haritasında Hazar Dağı çevresindeki bölgede, efsanevi devler Yecüc ve Mecüc’ün varlığı gibi diğer haritaların edebi ve kartografik geleneklerine karşı çıktığı görülür.
Bu arada, müthiş bir çalışmayla ortaya çıkan, benzersiz Piri Reis haritasının günümüze ulaşan parçasının Yecüc ve Mecüc Diyarı olarak bilinen bölgeden daha güneye ait olduğunu belirtmek gerekir.

Fra Mauro haritasından detay ( 1459 )

Arkeoloji
2015 yılında Sputnik haber ajansı , şöyle bir haber yayınladı ;
‘’ Kuzey Rusya’daki arkeologlar, bir film yapımcısının İncil’deki kehanetleriyle ilişkilendirilen eski bir kurban alanını incelemek için yola çıktılar ve toprak erozyonu eserleri silip süpürmeye devam ederken zamana karşı bir yarış başlattılar. İncelenen bölge , Kuzey Avrupa’nın unutulmuş bir bölgesinde, Rusya’nın kuzeyindeki Nenets Özerk Bölgesi’ndeki Heybidya-Pedar (Nenets dilinde Kutsal Orman) kurban alanı.

Nenets Özerk Bölgesi’ndeki Heybidya-Pedar Ormanlık Alanı

Altıgen şeklindeki devasa altı kenarlı antik tapınak, 1947’de ünlü jeolog Georgiy Chernov tarafından tesadüfen keşfedildi. 1967’de arkeologlar çelik takılar ve silahlar buldular. Bu site daha sonra bazı ezoterik konulara meraklı olanların, genellikle “son zamanlar” kehanetleriyle bağlantılı olan İncil’deki Yecüc ve Mecüc figürlerinin evi olabileceği yönünde spekülasyon yapmasına yol açtı. ‘’

Yazı boyunca gördüğümüz Doğu ve Batı Dünyası’ndan verilen resim örneklerinin dışında , roman, şiir, heykel, sinema filmi , belgesel film gibi pek çok sanatsal çalışma konumuzla ilgili olarak sanat tarihinde yer almış durumda.

Sanat Tarihinden Dikkat Çekici Bir Örnek
Bunlardan biri ; Melbourne‘un Merkezi İş Bölgesi’nde bulunan Gaunt saatine ait. Saat kadranının her iki yanında duran iki heykel Yecüc ve Mecüc adlı efsanevi devleri canlandırıyor. Bu ortaçağ savaşçıları, 1892’den bu yana pasajın güney ucunda nöbet tutuyor ve mekanik silahlarıyla zamana karşı çıkıyorlar. Yaklaşık 3 metre yüksekliğindeki figürler, Mortimer Godfrey adlı bir usta tarafından çam ağacından oyulmuş.

Gaunt saatinde Yecüc ve Mecüc
Guildhall’deki Gog Heykelli
Guildhall’deki Magog Heykell

Godfrey bu karakterler üzerinde çalışırken, 15. yüzyıldan beri İngiliz başkentinin koruyucuları olarak kabul edilen Londra Guildhall heykellerinin görünümünü temel almış.
Açılışından yaklaşık 20 yıl sonra atari salonuna yerleştirilen Gaunt saatinin yanında mekanik heykeller var. Melbourne’lu ünlü kuyumcu ve saat üreticisi Thomas Gaunt’un Royal Arcade’de bir mağazası vardı ve bir çift efsanevi devle süslenmiş böylesine dikkat çekici bir saatin kurulumu, işi için mükemmel bir reklam görevi görmüştür.

Guildhall’deki Gog ve Magog Heykelleri

Tarih, Din Tarihi, Sanat Tarihi, Coğrafya, Kartografya, Uluslararası Siyaset, Çeşitli Sanat Alanları, Arkeoloji ve hatta Hukuk ! Anlaşılan, bu konu daha uzun bir süre insanoğlunu uğraştıracak gibi görünüyor.

Yecüc (solda) ve Mecüc, 2009’da Lord’s Mayor’s Show için Şehirde geçit töreni yaparken